Özcan Öztürk (Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz. Ltd. Şti.)
Geçtiğimiz yıl, döviz krizinde en zorlu sınavı yayın sektörü ve onlara hizmet veren matbaalar verdi. Hem yayın hem de matbaa sektöründeki işleriyle bu alandaki kilit oyunculardan biri olan Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz. Ltd. Şti. sahibi Özcan Öztürk ile geride kalan yılı, son yatırımlarını ve hedeflerini konuştuk.
2018’in kısa bir özetini yapar mısınız? Sektör ve Başak Matbaacılık için 2018 yılı nasıl geçti?
2018 yılı bizim için olumlu başlamıştı. Ocak ayından yılın sonuna kadar günde 24 saat çalıştık. Fakat ülkemizin yaşadığı travmatik dolar kuru artışının olduğu dönemde en çok sorun yaşayan sektörler olan kâğıt ve matbaa sektörüyle birlikte biz de sıkıntılı bir dönem geçirdik. Millî Eğitim Bakanlığı’nın kitap basım işinin yaklaşık % 24’ünü biz almıştık. İhaleden 10 gün sonra döviz kurlarındaki artış yaşandı. Biz şirket olarak henüz dövizden TL’ye dönememiştik. Yani bankacılık deyimiyle risklerimizi ‘hedge’(heç) edememiştik. Devlet kurum ve kuruluşları yaşanan süreçteki sorunları bir mazeret olarak görmüyorlar. “Basiretli tüccarın bunu öngörmesi lazım” şeklinde bir yaklaşım söz konusu. Daha sonraki tarihlerde döviz kurunda düşüş yaşansa da dolar 6,7 lira iken de, avro 7 liranın üzerine çıktığında da kâğıt almak zorunda kaldık. Çünkü bizim işletmemizde 300 kişi çalışıyor ve sistemin durmaması lazım. İş üretebilmeniz için kâğıt almanız gerekiyor. Bu döngü pek çok işletme gibi bizi de pahalı kâğıt almak zorunda bıraktı.
Millî Eğitim Bakanlığı’na yapılan işler ihale sürecindeki gecikmeden dolayı çok dar bir zamana sıkışmıştı. Ticari sorumluluğumuzun yanı sıra sektör olarak bu kısa sürede kitapları çocuklarımıza yetiştirebilmenin vicdani sorumluluğunu da taşıyorduk. Dolayısıyla kâr – zarar demeden sektördeki tüm arkadaşlarımızla birlikte yüksek kurdan kâğıt alarak işlerimizi devam ettirdik.
Geçenlerde Maliye Bakanlığı Matbaacılar Federasyonu’ndan veriler istemiş ve o veriler ışığında sektörde durumun normal olduğunu, ciroların üç yıl önceki düzeyde seyrettiğini söylemiş. Üç yıl önce dolar kuru ortalaması 3 lira civarındaydı, şimdi ise 5.5 lira bandında. Cironuz aynı olabilir ama ücretler arttı; kâğıt ve malzeme fiyatları hem döviz bazında zamlandı hem de kur artışı nedeniyle arttı. Dolayısıyla girdi maliyetleri ve giderler arttı.
Sonuç olarak öngöremeyeceğimiz ve bütün sektörü ürküten bir süreç yaşandı. Elinde uluslararası kuruluşların raporları olan T.C. Merkez Bankası ve devlet bankaları bile bunu öngörememişken biz nasıl öngörelim? Eğer bu konuda bir öngörüleri var idiyse bizimle neden paylaşmamışlar? Böyle bir paylaşım yapılmış olsaydı biz de sektör olarak daha temkinli davranabilirdik.
İhale öncesinde stokta kâğıdınız yok muydu?
Şirket olarak ihtiyacımızın yaklaşık üçte biri oranında kâğıt almıştık. İhale sonucunun ne olacağını önceden öngöremiyorsunuz. Dolayısıyla daha fazla alım mantıklı bir adım değil. İhale sonrasında da bilinen süreç yaşandı. İhaleye girerken dolar kaç para ise onu hesaplarımıza yansıtıyoruz ve öyle ihaleye giriyoruz. İhalenin olduğu gün dolar 4.50 TL idi. Dolayısıyla bütün hesaplamalar yaklaşık olarak bu rakam çerçevesinde yapılmıştı.
2018’de yatırımlar da yaptınız. Yatırımlarınızı anlatır mısınız?
Şirket olarak hemen hemen her yıl yatırım yapıyoruz. 2018’de de matbaayı daha da büyütmek, kapasiteyi hemen hemen iki katına çıkarmak için yine yatırımlar yaptık. Öncelikle, İvedik OSB’de kendi mülkümüz olan ve bize dar gelen 5500 metre kare yerimizi boşaltıp Akyurt’ta 14 bin metre kare bir tesise geçtik. Bu tesise geçerken bir Goss G18 kurutmalı web ofset baskı makinesi aldık. Saatte 60 bin kopya (32 sayfa) hızla çalışan, çok diri, kuvvetli bir makine. Ayrıca Kodak Trendsetter, saatte 64 kalıp pozlayan CtP aldık. Biz dünyada bu CtP’yi tedarik eden ikinci firmayız.
Yaşanan kriz sektörümüzü olduğu gibi bizi de etkiledi. Yine de çok şükür işletmelerimizde bir sorun yok. 2018 yılını uğursuz bir yıl olarak geride bıraktık.
Bu sene için beklenti ve hedefiniz nedir?
Sektörümüz bu seneye geçen yıldan aldığı yaralar ile başladı.Genel olarak müşterilerimiz, tedarikçilerimiz, yayıncılar kısaca sektörün bütün paydaşları krizden etkilendi. Ne yazık ki iflaslar, konkordatolar var. Hâlâ girdilerimizin önemli belirleyicisi olan avro ve dolar stabil değil. Piyasalarda bu durumun neden olduğu güvensizlik, kaygı ve bunun doğal sonucu olarak daralma var.
Bir de yüksek faiz sonucu yaşanan değişimle karşı karşıyayız. İşletmelerimiz artık enflasyon ve faizin düşük olduğu dönemden yüksek faizli döneme, dolayısıyla kısa dönemde tahsilat yapabileceği iş üretme modeline geçti. Piyasanın kısa vadeli tahsilat yapılacak çalışma biçimine adaptasyonunda zorluklar yaşıyoruz. Artık 5 – 6 – 7 aylık vadelerden nakit veya kredi kartı ödemeli bir döneme dönmek durumundayız. Diğer tarafta ise sektörün uzun yıllara dayanan alışkanlıkları var. Bu anlamda sektör ciddi sorunlar yaşıyor.
Artık stoklamanın maliyeti çok yüksek. Çalışan maliyeti de çok arttı; asgari ücret 2.020 TL’ye yükseldi. Şirket olarak kayıtsız eleman çalıştırmayız. Ama çalıştıranla da rekabet etmek zorunda kalıyoruz.
Bütün bunlar üst üste eklenen sorunlar. İşletmelerin yaralarını kendi yöntemleriyle tedavi etmeleri gerekiyor. Bu noktada devletin sektörün yaralarını saracak çözümler üretmesine ve yol göstericiliğine ihtiyaç var.
İş hacminizde promosyonun yeri nedir?
Her sene 300- 400 bin civarında ajanda – defter yapardık; bu sene 30 bin ajanda yaptık. Kamu kuruluşları bu alanda ekonomik tedbirler çerçevesinde kısıntıya gitti, özel sektör ise nerdeyse hiç yaptırmıyor. Buna bağlı olarak iş oranları iyice düştü. Zaten dijital teknoloji bu alanda üretimi olumsuz etkileyen bir unsurdu, bu sene krizle birleşince işlerin iyice azalmasına neden oldu.
Kitap ihaleleri dışında ne tür işler yapıyorsunuz?
Türkiye’nin birçok yerinde müşterimiz var.
Özcan Öztürk “İhracatta kâğıt da üreten Hindistan, BAE gibi ülkelerle rekabet edemiyoruz”
Dergi çıkaranların, reklam ajanslarının, çeşitli kurum ve kuruluşlar ile irili ufaklı yayıncıların işlerini yapıyoruz. Katalog, broşür, defter, ajanda vb. ticari işlerimiz de var. Başak’ın Anadolu Bulvarı’ndaki tesisinin hedefi Türkiye genelindeki müşterilere hizmet vermek. Antalya, Adana, Erzurum, İzmir dahil çeşitli illerde, nitelikli işletmeler ve bankalar dahil pek çok farklı kurumla çalışıyoruz.
Düz ofset makine parkınızda neler var?
Bu sene makine parkımıza 5 renkli bir Roland 700 ekledik. Makine parkımızda üçü 5 renk, biri 4 renk olmak üzere 4 adet daha 70 x 100 makine var. Bir de 2 renk Roland makinemiz var. Hepsi 2000 ve üstü modellerde.
Tabaka ofsetin arkasında 5 adet tel dikiş, 4 katlama makinesi, biri tam otomatik diğeri yarı otomatik 2 Amerikan cilt makinemiz var. Tabaka ve forma harman makinelerimiz, 2 adet tam otomatik iplik dikiş makinemiz var. Sert kapak tarafında çok yakın bir arkadaşımızla iş birliği yapıyoruz.
Web ofset tesisimizde günlük toplam 5 milyon forma basabilecek kapasitede, 4 adet web ofset baskı makinemiz var. İki adet Amerikan cilt makinemizle günde 300 – 400 bin adet Amerikan ciltli kitap üretebilecek durumdayız. Orada da yine 2 tel dikiş makinemiz var.
Yeni Goss G18 size ne kadar katkıda bulundu?
ABD’den geç gelmesi ve gümrükleme süreci nedeniyle bu sene üretimimize çok az katkıda bulundu. O da bizi biraz yordu. Ama şu anda tam oturdu ve sorunsuz çalışıyor. Kurutmalı ve kurutmasız çalışabilen, doğalgazla çalışan bir makine.
İhracatta durumunuz nedir?
Afrika ülkelerine bir iki denememiz oldu ama kâğıt da üreten Hindistan, BAE gibi ülkelerle rekabet edemiyoruz. Zaten kitapları dağıtım dahil ihale ediyorlar ve dağıtım riskini de fiyata dahil ettiğimizde rekabetçi olamıyoruz.
Sektördeki diğer faaliyetleriniz neler?
Matbaa dışında Başak bünyesinde yayın bölümümüz var. Başaran adı ile faaliyet gösteren ikinci bir yayınevimiz bulunuyor. Ayrıca ortağı olduğumuz Bilen adlı yayın şirketimiz var. Bu alanda müfredat değişiminden dolayı pek çok kitabımız iptal edildi. Halen onaylı 12 kitabımız bulunuyor. TTKB’nin 2018 yılı ikinci inceme dönemi için de yeni kitaplarımızı onaya sunduk.
2019 biraz daha iyi geçebilir mi?
2019 yılının sektör için; derlenip toparlanma, yaralarını sarma, işletmelerimizi koruma ve geliştirme adına iyi işler yapma dönemi olacağını düşünüyorum.
Kendi adımıza maliyetleri düşürmek, üretimi arttırmak için neler yapabileceğimizi, işletmemizde neleri düzeltebileceğimizi gözden geçireceğiz. Daha az zamanda daha çok üretim yapabilmek için ne yapmamız gerekiyorsa onları yapmaya çalışacağız. Bu anlamda bir makine yatırımı yapmayı düşünmüyoruz. Zaten ticari baskılara da uygun olan 58 kesim, 60 bin hızlı kurutmalı web ofset makinemiz ile bu yatırımı yaptık.