ARED Başkanı Ahmet Özdemirel, FESPA Eurasia 2018’de sorularımızı yanıtladı.
ARED’in çalışmalarında bu yıl hangi konuları gündeminize aldınız?
ARED geçtiğimiz çalışma döneminde çok önemsemiş olduğu Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile mesleğin tanımlanmasını ve bunun resmiyet kazanmasını sağladı. Bu bizlere neyi kazandıracak? Öncelikle Endüstriyel Reklamcılık ve Endüstriyel Reklam Ölçü, Keşif ve Montaj İşçiliği bundan sonra tanımlanmış bir meslek olacak. Endüstri Meslek liselerinde tanımlanmış bir meslek olarak eğitiminin veriliyor olmasıyla birlikte, sektörün de daha kalifiye ve nitelikli elemana kavuşuyor olmasını sağlayacak.
Bizim için geçtiğimiz yıl bu açıdan çok önemliydi. Bunun yanı sıra FESPA Eurasia’nın altıncısını düzenliyoruz. FESPA – ARED ortaklığı ile gerçekleşen bu fuarın kazancı tamamen sektörden insanlara eğitim, sosyal sorumluluk projeleri ve bunun yanı sıra her türlü aktivitenin geri dönmesiyle ilgili harcanıyor. Bu fuar tamamen sektörün kendi fuarı ve ne kadar sahip çıkarsak sektöre getirisi o kadar fazla olacak.
Mesleki Yeterlilik konusunda personelin belgelendirmesini kim yapacak?
Bu konuyu biraz daha öne alayım: Milli Eğitim Bakanlığı ile kalifiye ve nitelikli personel yetiştirilmesi ile ilgili yapmış olduğumuz protokoller çerçevesinde ilkini İstanbul İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde, daha sonra Ankara Balgat Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile İzmir Mersinli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde Endüstriyel Reklamcılık ile ilgili bölümlerin açılmasını sağladık. Fakat bu bölümler Metal Teknolojisi Alanı altında bir teknik öğretim programı ve diplomada da reklamcılık yazmıyordu. Bunun yanı sıra geçen yıl içerisinde Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile yapmış olduğumuz görüşmeler sonrası orada da Endüstriyel Reklamcılık ile ilgili bir bölümün, Metal Teknolojisi altında açılmış olması ve bunu da Genç Aredliler’in sorumluluğunda yapıyor olmamız bizi ayrıca memnun ediyor. Reklamcılık ve Endüstriyel Reklamcılık mesleği pek çok mesleği de bünyesinde bulunduruyor. Mesleğimizin aktif, verimli ve üretken yanı, öğrenciler tarafından da tercih ediliyor ve sürekli gelişen bir meslek. Endüstri Meslek liselerinde zaman zaman sektör duayenleri insanlarımız da ders veriyorlar. Bu iş birliğimizin, öğrencilerin staj amaçlı işletmelerimizde istihdam edilmeleri ve mezun olduktan sonra da sektörde istihdam edilmeleriyle ilgili bir yanı da var.
Kalifiye eleman her meslek grubunda ne kadar önemliyse, bizim sektörümüzde de o kadar ihtiyacını hissettiğimiz ve önemsediğimiz bir konu. MYK’dan mesleğimizin tanımlanmış meslekler arasına alınarak resmiyet kazanmış olması bizim için ciddi anlamda çok önemliydi. Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin de katılmasıyla dört lisede, FESPA’nın da gelirleriyle desteklediğimiz, mesleğimizin eğitimi veriliyor. Okulların malzeme konusundaki ihtiyaçları daha önce sektörümüzden bu konuda duyarlılık göstermiş olan firmalarca karşılanıyordu. Mesleğimiz tanımlandıktan sonra ve bunun yanı sıra ilgi görüyor olmuş olmasını da Milli Eğitim Bakanlığı’na taşıyarak, mesleğin kendi adıyla müfredata alınmasını ve eğitim almasını da sağlamak nihai hedefimiz.
Mesleğin doğru tanımlanması, bağımsız firmalarca eğitim ve sertifikasyon verilmesiyle ilgili derneğin ön plana çıkarılması konusunda çalışmalarımız var. Bunun ön hazırlıkları daha önce yapılmıştı. Sektörün duayenlerinin bir araya geldiği, birtakım profesyonellerle yapılmış çalışmalarda da bu konu tartışıldı.
Sektörün görünümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektörümüzde bahsetmiş olduğum ‘kalifiye personel’ sıkıntısının yanı sıra meslektaşlarımızla yapmış olduğumuz görüşmelerde gündeme gelen, ‘etik olmayan rekabet’ sorunu var. Bu, ekonominin son günlerde daralıyor olmasının sonucu olarak, birtakım firmaların sadece yaşamlarını sürdürmeye yetecek rakamlarla bazı işleri yapıyor olmalarının getirmiş olduğu bir sorun. Haksız rekabet ve etik olmayan rekabet, muhakkak başka sektörlerde de yaşanıyor fakat bizim sektörde biraz daha fazla yaşanıyor. Diğer yanı tahsilat zorluğu; bir başka yanı ise henüz karşılıklarını tahsil etmemiş olduğumuz alacakların; birtakım çeklerin, senetlerin KDV’lerini, faturayı kestiğimiz ayda peşin ödüyor olmamız. Oysa kamudan alacaklarını bile çok uzun zaman diliminde tahsil etmek durumunda kalan meslektaşlarımız faturayı kestiği ayı takip eden ay KDV’sini, üçüncü ayın sonunda da gelir vergisini ödemek zorunda kalıyor. Sorunlar saymakla bitmiyor ama en önemli sorunlarımızın başında bunlar geliyor. Bir tarafta işletmenizi ayakta tutmaya çalışıyor ve teknolojik yatırımlar yapmaya yönelik girişimler yapıyor iken diğer taraftan daralan ekonominin getirdiği sorunları yaşıyor olmak ve yanı sıra henüz tahsil edilmemiş alacakların KDV’sini ve diğer vergilerini ödemek zorunda kalmak, işletmenize ciddi anlamda yük getiriyor. Bununla ilgili olarak tabii ki iyileştirme çalışmaları yapılmalı. Her şeyden önce günümüzde istihdam oluşturan ve yatırım yapan insanlara destek olunması gerekiyor. Çektiğimiz sıkıntıların yeterince üretmeden lüks tüketim yapıyor olmamızla ilgili bir yanı var. Zaman üretme zamanı, üretmek zorundayız.
Fuarda yerli üretim makineler ve malzemeler de var. Bu konuda görüşünüz nedir?
Şu anda 120’ye yakın katılımcı firma var ve yaklaşık 500 marka sergileniyor. Günlük imalat sürecini daha kolaylaştıran, rahatlatan makineler var. Bunların yarısına yakını yurt dışı menşeli olmakla birlikte, Türkiye’de de özellikle dijital baskı makineleri, CNC tezgahları, lazer makineleri ile ilgili ciddi imalatçı meslektaşlarımız oluşmaya başladı. Tüm imalatçılar her geçen gün kendilerini geliştiriyorlar. FESPA Eurasia ile uluslararası düzeyde nelerin geliştiğini çok yakından takip ediyor iken diğer taraftan da yerli üreticimizin bölgeye açılıyor olmasını sağlıyoruz.
Gelecek yılın ARED gündeminde neler olacak?
Kalifiye personel ihtiyacını gidermek için ciddi çalışmalarımız olacak. Bunun yanında sektörün ölçümlenmesiyle ilgili bugüne kadar yoğun çaba ve çalışma yürütmüş olmamıza rağmen çok hayata geçiremediğimiz; sektörün büyüklüğünü, hacmini ve iş yapabilirlik kapasitesini belirlemekle ilgili olarak İstanbul Ticaret Odası’yla birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Meslek Komitesi ile yakın bir çalışmamız var. Gücümüzü görme ile ilgili olarak sektörün büyüklüğünü, çalışan sayısını ve kapasitesini ölçümlemek istiyoruz. İşin başında profesyoneller, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden hocalarımız var.
Bir çeşit anket mi yürütülüyor?
Şu anda İstanbul’da başlatılan, farklı illerde de il temsilcilikleri kanalıyla yürütülecek olan 34 soruluk bir anketimiz var. Bu ölçümlemeyi il temsilciliklerinin desteği ile belirli bir süre içinde tamamlamayı düşünüyoruz.
Bunun yanı sıra NACE kodlarında ciddi sıkıntılarımız var. Çünkü kentlerin büyüklüğüne göre ticaret ve sanayi odalarında meslektaşlarımızın toplandıkları NACE grupları birbirlerinden farklı ve bu da olmadık sorunlar yaratıyor. NACE kodlarının standartlaştırılması ve bizim meslek grubumuzun doğru yerlerde olmasını sağlamamız gerekiyor. Meslekler NACE kodlarıyla tanımlanıyor ve sektörün farklı NACE gruplarında yer alması ölçümlendirmeyi de zorlaştırıyor. Bu KOSGEB desteklerinin alınmasında da zorluklara neden oluyor. Yerli üretim yapan, inovatif ürünler geliştiren firmalarımızın Ar-Ge tarafında ciddi bütçeleri yok. Onların destekleniyor olması gerekiyor. Bu hem istihdam hem de dışarıya döviz akışını kesmek anlamında önemli. Bu konuda Eskişehir Sanayi Odası olarak biz de diğer illerin sanayi odaları gibi yoğun çalışmalar içerisindeyiz. Üretmemiz ve ürettiğimizi dışarıya pazarlamak için de kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.