- KASAD son zamanlarda yurtiçi ve yurtdışı etkinlikler gerçekleştiriyor. Şimdi de Ankara’dasınız…
KASAD üyelerinin bu şekilde birçok paylaşım yapması ve ülkenin her tarafındaki üyelerimizle birlikte olmak, gezmek bizim açımızdan hem görgü ve bilgimizi arttırmak ve birbirimize verdiğimiz önemi göstermek açısından çok önemli. Çünkü bu etkinliklerde birçok paylaşım yapılıyor. Herkes kendi tarafından alabileceğini alarak gitgide sektörü daha ileri götürüyor. Ne kadar çok bilgi o kadar çok fayda.
- Dünyanın geldiği nokta itibarı ile Türk karton ambalaj sektörünün önünü nasıl görüyorsunuz?
Türk karton ambalaj sektörü çok dinamik ve know how’u yüksek bir sektör. Finansa ulaşılması çok zor olmasına rağmen yüksek oranda yatırım yapan ve hepsinin kendini çok geliştirdiği ve çok ciddi riskler alabilen şirketlerden oluşuyor. Bizim arkamızda Polonya’nın olduğu gibi Avrupa Topluluğu yok. Biz kendi göbeğimizi keserek buralara geldik. Ama bu da iyi bir şeydir; doğa kanunu, doğal seçilim… İyiler her zaman ilerler. Biz karton ambalaj sektörü olarak geleceğe çok inanıyoruz. Gelecekte yerimizin iyi olduğunu düşünüyoruz. Zaten bugüne kadar birçok negatif soruna rağmen gösterdiğimiz performanstan bu anlaşılıyor. Üstüne üstlük şu anda dünyada sürdürülebilirlikle ilgili yeşil dalga (green wave) akımı karton ambalaja çok yarayacak. Dünya daha sürdürülebilir ambalajların peşinde. Karton ve kâğıt da doğası gereği çok rahat bir iki ay içinde doğada çözünüp yok olabilen ürünler. O yüzden de bu yeni gelen dalgada daha öncesinde kaybettiğimiz birçok segmenti geri almaya başlıyoruz. Bu önce Amerika’da başladı, Avrupa’da devam ediyor. Türkiye’ye de yakında gelmeye başlayacak. O anlamda diğer sektörlere göre biraz daha avantajlıyız.
- Kriz pazarı ne ölçüde etkileyecek?
Bu zor bir soru. Resesyon sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunu. O yüzden çok ciddi bir küçülme göreceğiz. Daha önce Avrupalı, Amerikalı için hayal olan şeyler şu anda gerçekleşiyor. Almanya’da çift haneli enflasyon var. Bu günlerde kitaplarda gördüğümüz bir tecrübeyi yaşıyoruz. Bu stagflasyon. Yani enflasyon yükselirken aynı anda da pazar küçülüyor. Bunu daha önce kimse tecrübe etmedi. İlk defa tecrübe ediyoruz. O yüzden de bundan nasıl çıkılacağını öngörmek çok zor ama bir gerçek var ki dünya çok büyük bir fırtınaya giriyor. Bu noktada her ülke, her sektör kendi kaptanı olmak zorunda ve diğerlerinden daha iyi yönetmek zorunda. Tabii ki herkes zorlanacak. Bu kaçınılmaz bir durum ama daha iyi yöneten buradan daha az zararla çıkacak. Bence Türkiye karton ambalaj sektörü bu anlamda gayet hazır bir sektör. Finansmana erişimimiz diğerlerine göre çok daha zor olduğu için zorlanacağız. Avrupalı meslektaşlarımız bu konuda bizden daha avantajlılar. Bizim en büyük sorun yaşayacağımız yer burası. Ama bir taraftan da çok ağır borçluluk yok bizim sektörde. Belki daha az çalışırız ama atlatırız. İşin küçüleceği, resesyon olacağı kesin. Avrupa’da da bizde de ilk altı ay herkesin işleri iyi ama 3. 4. çeyrek için herkes çok pesimist. Dolayısı ile küçülmeyeceğiz demek gerçekçi olmaz.
- Dünyada bir ayrışma var. Amerika ekonomik programını dünyanın geri kalanını dikkate almadan, kendini düze çıkarmak üzerine yapıyor, bu da birçok ülkeyi olumsuz etkiliyor. Bundan sonrası için Türk karton ambalaj sektörünün yönü biraz daha o tarafa döner mi, bunun için bir alt yapı var mı?
Tabii ki var. Şu anda İhracatçılar Birliği çatısı altında yeni bir Urge kurduk. Urge, uluslararası rekabeti geliştirme grubu. 20 şirketten oluşan bir Urge kurulmuş durumda. Asıl hedef Amerika. Oradan çok ciddi bir beklentimiz var. Bu krizin geldiğini herkes kabul ediyor. Ama Amerika’nın kendi içindeki parametrelerle, Avrupa’ya göre bu krizi daha kolay atlatabileceği düşünülüyor. Dolayısı ile pazarın orada daha çabuk toparlanacağı görünen bir şey. Bizim bu krizi en az yara ile atlatmamız, Amerika’da kendimizi gösterip oradan ciddi müşteriler edinmemizle mümkün olacak.
- Sizin de içinde bulunduğunuz birtakım girişimlerle Türkiye’de karton üretimine dönük girişimler var. Bunların realize olması ne kadar zaman alır?
Geri dönüşüm tarafında zaten Kartonsan ve Muratlı gibi firmaların yıllardır üretimleri var. Şimdi Kipaş’da büyük bir yatırımla devreye girdi. O da bir bölümünde geri dönüşümle üretim yapacak. Dolayısıyla Türkiye bu alanda kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri olacak. Bu tabii çok sevindirici ve sektörün önünü açacak bir olgu.
Bristol tarafına geldiğimizde konu bambaşka. Avrupa ve Amerika bize karton veremiyor. Tedarik ağırlıkla Çin tarafında. Bir sıkışmadan kurtulunması lazım. Bununla alakalı çok ciddi çalışmalar var ama henüz şu anda realize olmuş değil. Bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Bunları sağlayabilirsek Türkiye karton ambalajda çok önemli bir konuma gelecek. Yatırımcı grubunun bir an önce konu üzerinde karar alması lazım. Konu buraya dayanmış durumda.
- Türkiye her dönem riskli bir ülke ama bunun da beraberinde Türk girişimcisine getirdiği bir esneklik var. Önümüzdeki süreç sektöre artı yazar mı?
Esnek bir yapımızın olması bir avantaj. Önümüzdeki dönemde yeşil dalga yaygınlaşır ve öne çıkarsa buna en hızlı uyum sağlayacak ülke Türkiye. Bu anlamda ben iyimserim ama 2023 için bu iyimserliği taşımıyorum. Bu yıl için çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü dünya krizin içinde ve dünya bir organizma ve biz de bu organizmanın küçük bir parçasıyız.
Bu üç günlük Ankara organizasyonunu nasıl değerlendirirsiniz?
Biliyorsunuz, İstanbul dışındaki üyelerimizle bir araya geliyoruz. Daha önce Gaziantep ve Sinop gezileri yapmıştık. Şimdi Ankara’dayız. Yakında da bir Konya ziyaretimiz olacak. Böylece üyelerimizin olduğu kentleri ziyaret ediyoruz.
Bu gezimizde derneğimizin 30. Kuruluş yılı itibari ile bir Anıtkabir ziyareti de yaptık ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygı, sevgi ve bağlılığımızı sunduk. Bu da bizim onur duyduğumuz bir ziyaret oldu.