Gündoğdu Kağıt Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. 1975 yılında Rifat Gümüş tarafından kurulmuş bir aile şirketi. Antalya’da, basım sektöründeki en eski tedarikçi olan Gündoğdu Kağıt, 44 yıldır aynı isimle ve aynı yapıyla aile işini devam ettiriyor. Ana yapısı kâğıt ve malzeme tedarikine dayanan şirket son yıllarda yeni alanlarla da karşımıza çıkmıştı: Ambalajın sektördeki yükselişiyle, ebatlama tesisi kuruldu, CTP yatırımı ile müşterilere kalıp hizmeti verilmeye başlandı ve sürekli form hazırlama makineleri alınarak bölge matbaacıları için sürekli form kâğıtları üretimine başlandı. Bir matbaa market gibi çalışan Gündoğdu Kağıt Pazarlama, Antalya ve çevresinin önemli bir tedarikçisi olarak varlığını sürdürüyor.
Firma halen bir tedarikçi olarak tüm bölgeye hizmet veriyor, bir taraftan da iş çeşitlendirme ve hizmet tarafını güçlendiriyor.
Son yıllarda termal kâğıt baskısı işine de giren Gündoğdu Kağıt, bu alanda da yaptığı büyük yatırımlarla önemli bir tedarikçi haline geldi.
Türker Gümüş ile şirketin son yatırımları ve hedeflerinin yanı sıra Antalya matbaacılık sektörü hakkında konuştuk.
44 yıldır başarıyla büyüyen bir işin başındasınız. Şimdi termal kâğıt üretime de girdiniz. Bu süreç nasıl gelişti?
İş çeşitlendirme ile ilgili olarak arayışa girdiğimizde, kâğıdı bırakmamalıyız ama imalat tarafında da yürümeliyiz diye düşündük. Kâğıdı iyi bildiğimiz için bu konu ile ilgili bir imalat yapmalıydık ama öyle bir alan seçmeliydik ki bu, müşterilerimiz olan matbaaların yaptığı işin dışında bir iş olmalıydı. Araştırmalarımız sonucu, bu bölgede herhangi bir üreticisi olmayan termal kâğıt ile ilgili araştırmalara başladık. Sonra Türkiye’deki en yeni (2005 model) 4 renkli makineyi aldık, bir de dilimleme hattı kurduk.
Bu işe 2016 Ağustos’undan beri devam ediyoruz. Büyük kurumlarla çalışmak istediğimizde karşımıza çok renkli işler çıkmaya başladı. Rulo işinde tek geçişte ön-arka basmak zorundasınız. Dolayısıyla makinenin renk sayısının buna müsait olması lazım. Bu işi yapıyorsak en iyi şekilde yapmalıyız diye düşünüp 2018 Haziran’ında Almanya’dan 9 renkli, UV teknolojili bir makine aldık. Makinemiz Türkiye’deki en yeni ve tek 9 renkli makine. Dünyada sadece 3 adet makine onun sahip olduğu konfigürasyona sahip.
Termal kâğıt üretiminin değişik bir prosedürü var mı?
Türkiye’de yazarkasa rulosu, POS rulosu veya elektrik, doğalgaz, su faturalarını imal etmek için TSE belgenizin olması gerekiyor. Türkiye’de TS EN 12440 belgesine sahip bizimle beraber 8-9 firma var. Oysa baktığınızda 100’ün üzerinde imalatçı var. Şu an piyasada neredeyse herkesin ürününde iki yıl önce kaldırılan TSEK ibaresi var.
Sektöre yasal boşluklar ve denetimsizlik hâkim ama biz bu işi yapıyoruz, kâğıt işindeyiz ve hakkıyla yapmalıyız diye bütün yasal prosedürleri tamamladık.
Hizmet kalitemizi belgelendirmek adına da ISO 9001:2015, ISO 10002:2014, ISO 14001:2015 ve OHSAS 18001:2017 belgelendirme sürecimizi tamamladık ve belgelerimizi de aldık.
Kâğıtçı olmanız işleri kolaylaştırdı mı?
Yıllardır kâğıt ithalatı yapıyor olmamız, bize bu konuda büyük avantaj sağladı diyebilirim.
Bu işte ham madde çok önemli, düzgün ham madde kullanmanız, verdiğiniz ürünün arkasında olmanız lazım. Sektördeki en büyük sıkıntılardan biri de buydu. Bugün hangi POS rulosunun arkasına bakarsanız bakın Koehler yazar ama kullanılan kâğıtların %90’ı Koehler değil çünkü denetim yok.
Biz tüm üretimimizde Koehler ürünlerini kullanıyoruz, çalıştığımız kurumlara da, kalitemiz konusunda her türlü garantiyi veriyoruz.
Yeterli iş alabildiniz mi, ağırlık artık hangi tarafta?
Türkiye’deki birçok su, elektrik ve gaz idaresinin faturalarını basmaya başladık. 9 renkli makinemiz geldiğinden beri yani yaklaşık 6 -7 aydır çok yoğun biçimde çalışıyoruz. Hem enerji dağıtım şirketlerine kurum faturaları hem de bölgemizdeki ve Türkiye’deki birçok noktadaki akaryakıt istasyonları, süpermarketler ve belli franchising firmalarına POS rulosu üretiyoruz. Türkiye’nin her bölgesine günlük olarak sevkiyat yapıyoruz. Yatırımlarımıza da devam ediyoruz. Yurt dışından yeni baskı ile sarma-dilme makinelerimiz geliyor. Üretim ve depolamayı ayırmak adına da, mevcut işletmemizin dışında ham madde depolama alanı oluşturduk.
Kâğıt ve malzeme tedariki ve satışı işine devam ediyoruz ama zihinsel olarak, zaman olarak ağırlığı imalat tarafına veriyoruz.
Şu anda cironun ne kadarı imalattan geliyor?
Ciromuzun Yüzde 60’tan fazlası imalattan geliyor diyebilirim. 2016 yılından beri imalat tarafında çalışıyoruz ve çok güzel noktalara ulaştık. Antalya gibi bir noktadan çıkıp Türkiye’nin birçok noktasında olmak çok keyifli. İmalat tarafında yoğunlaşmaya çalışıyoruz. Çok ciddi bir bütçe ayırdık.
Üç bin metre karelik bir alanda imalat yapıyoruz. İş süreçleri konusunda entegre olarak çalışıyoruz. Bize gelen bir tasarım, şirket bünyesinde hazırlanıyor, kalıpları hazırlanıyor, örnek baskıları yapılıp, onay alındıktan sonra baskı aşamasına geçiliyor. Baskı sonrası otomatik makinelerde paketleme işlemi gerçekleştiriliyor. İşin şirket bünyesine girmesi ve depolama bölümünden sevk aşamasına kadar her aşamasında titizlikle takip ediyoruz. Sevkiyat aşaması da tarafımızdan anlık olarak takip ediliyor. Entegrasyonun sonucu olarak da, outsorcing yapmadan, tüm aşamalar burada yönetiliyor.
Bu ay sonunda 110 cm’lik büyük bir flekso hattımız da kurulmaya başlanacak. Yine termal tarafa iş yapacağız ama POS rulosu tarafında. Bu işin iki bölümü var bir POS rulosu diğeri kurum faturaları. Kurum faturaları hep ofset basılıyor. POS rulolarının büyük kısmını da ofset teknolojisi ile basıyoruz ama maliyet avantajından ve bazı işler fleksoda olması gerektiği için bu yatırımı gerçekleştirdik.
Mevcut üretimlerimiz dışında, üç farklı ürün için de test aşamalarını yönetiyoruz. Farklı sektörlere de hizmet vermek adına önümüzdeki günlerde, bu ürünlerle ilgili olarak da üretime başlayacağız.
Anladığım kadarıyla iyi gidiyor ve mutlusunuz.
44 yıllık şirket geçmişimizin, 42 yılında sadece kâğıt ve malzeme tedariki yaptık. Şu anda, üretim yapıyor olmak, ham maddeden ürün haline getiriyor olmak, bizlere heyecan, mutluluk veriyor. Ancak, Türkiye’nin içinde olduğu şartlar, herkes gibi bizleri de zorluyor.
Biz, mevcut yapımızla, basım sektöründe tedarikçi ve aynı zamanda imalatçı firmayız. 2018 Ağustosundan sonra gelişen süreçte, Mevcut basım sektöründe hizmet verdiğimiz müşterilerimize hammadde tedariki tarafında zorlandık. Sonuçta, ithalatçı da olsak, bölge bayiliklerimiz neticesinde, distribütörlerinden alarak, sadece satışını gerçekleştirdiğimiz birçok ürün grubumuz var. Finansmana erişim, bu finansmanın maliyeti, tüm firmalar için ciddi bir yük oluşturdu. Bu nedenle dönemsel sıkıntılar yaşandı. Siz de biliyorsunuz, bir dönem nakit haricinde ürün satışı gerçekleştirilmedi. Anadolu’da bunu gerçekleştirmek inanın çok zor. Biz, taleple gelen müşterimizi hiçbir şekilde geri çevirmemeye, işletmesinin sürecini devam ettirmesi adına elimizden geleni yaptık. Buraya gelen her müşteriye ne istiyorsa Stok ekranını çevirerek “Depoda varsa alabilirsiniz ” dedik. Piyasada oluşan algının dışında Antalya’da hiç kimse stokçuluk yapmadı. Biz; müşterilerimizi zorda bırakmamak adına, sektörün durmaması adına elimizde varsa ortaya koyduk. On liraya aldık, 11 liraya satıyoruz diye düşündük ama 15 lira kur farkıyla geri ödedik.
İşin acı olan kısmı şu, sektörü bilmeyenler, kâğıt fiyatlarındaki artışı devletin kitap basamamasından, gazetelerin kapanmasından değil tuvalet kâğıdı fiyatının artışından öğrendi.
Ebatlama bölümü ile CTP bölümü nasıl gidiyor?
Ebatlama bölümünü kapadık. Artık rasyonel olmamaya başladı. Ambalajla uğraşan bir iki müşterimiz vardı, onlara ebatlama makinesi aldırdık. Bir müşterimiz de makineyi bizden aldı. Ebatlama tarafını kapadık ama karton satışımız devam ediyor.
CTP prosesinde Fujifilm tarafından sektöre sunulan termal kalıp kullanımında etkin, ileri teknoloji ürünü ZAC sistemini kurduk. Anadolu’da Ankara dışında bir tek Antalya’da var diye biliyoruz. UV uyumlu tek kalıp. Tiraj garantisi veriyoruz. Bizim kendi makinemiz de UV sistemli olduğu içim kendi makinemizde de kullanabiliyoruz.
Antalya’daki matbaacılığın ivmesini nasıl görüyorsunuz?
İstanbul’un aksine Anadolu’da uzmanlaşılamıyor. Basım sektöründe, “Core Business”a odaklanıp, bir konuda çalışma imkanı yaratmak, sadece ambalaj, sadece Sürekli Form üretimi, sadece katalog – broşür üretimi gerçekleştirme şansınız yok. Anadolu’da müşterinin her türlü ihtiyacını karşılamak zorundasınız. Bu bizim için de geçerli oluyor. Bir ürüne odaklanıp, sadece karton, sadece kuşe, sadece sarf malzeme satma şansınız bulunmuyor. Bu nedenle, bir matbaa market gibi çalışıyoruz.
Matbaacılar hem ticari baskı hem ambalaj hem mücellit makinelerine yatırım yapıyorlar. Bu gücü çok bölüyor. Ambalaj noktasında uzmanlaşan arkadaşlar oldu, ambalajın yatırım yapılabilecek bir sektör olduğunu düşünüyoruz.
Antalya’nın en büyük handikabı Denizli gibi tekstil sektörünün, Konya gibi imalat, yedek parça sanayisinin olmaması. Biz sadece turizme bağlı yaşıyoruz. Şu an Antalya’daki 200 civarındaki matbaanın %90’ı turizme hizmet veriyor. Turizm Mart – Nisan aylarında başlar, Eylül – Ekim’de biter, kış ayları boş. Eski matbaacılar babam zamanında “Yazın çalışalım yaptığımız hasılatla kışı geçirelim” derdi. Şimdi o devir bitti. Artık tüm işletmelerin, imalatını yıl içine yayarak, her dönemde işletmesini yatırım yapma ve büyüme seviyesine getirmesi bir zorunluluk haline geldi.
Antalya’da eskiden sektör mensupları çok şikayet ederlerdi, bugün dolaştığımız yerlerde işlerin fena olmadığını görüyorum.
Ambalaj tarafı hareketli. Yatırım yapan basım firmaları, sürekli olarak üretim yapmak zorundalar. Çünkü hizmet verdikleri sektörler, sürekli olarak ambalaja ihtiyaç duyuyorlar. Hayat devam ettiği sürece ambalaj olacak. Ürününü daha iyi satmak isteyen daha iyi bir ambalaja koymak zorunda. Gücü olan, yatırım yapma kabiliyeti olan müşterilerimiz, ambalaj tarafına geçiyor. Ancak, dijitalin sürekli ivmelenmesi, ambalaj yatırımlarının artması nedeniyle, sürekli form ve düz ofset tarafı sıkıntılı. Bu nedenle, herkes bir arayış içinde, işlerini ve üretimlerini çeşitlendirme konusunda çalışıyorlar.
Basım sektöründeki müşterilerimiz, arkadaşlarımızla oturduğumuzda hep “ne yapmalıyız” diye konuşuluyor. Benim her zaman söylediğim, savunduğum ve uygulamaya çalıştığım şey şu, burada yapılmayan birçok iş var. Bu işleri ilk yapıyor olmak önemli.
Dijitalde durum nasıl Antalya’da?
Dijital yatırımı az değil, dijital taraf gelişecek ama şu ana kadar hızlı olmadı. Antalya’da matbaalar dijitalin maliyet avantajını ve hızını yeni yeni keşfetmeye
başladılar. Bu yıl, benim gördüğüm, iki büyük makine geldi. Dijital ilk ozalitçilerde görüldü. O tarafta çok yoğun bir dijital kullanımı var.
Esnek ambalajın, esnek üretimin, kişiye özel üretimlerin artması, dijitale olan ilgiyi daha da arttıracak kanaatindeyim.