Paper Eurasia 2025 – 2. Kâğıt, Oluklu Mukavva, Hijyenik Kâğıt, Kâğıt Ambalaj Ürünleri ve Makineleri Fuarı’nda katılımcıları ve ziyaretçileri bilgilendirecek muhtelif paneller düzenlendi. Bunlardan ilki, Türk Kâğıt Sektörü: Yeni Yatırımlar ve Yol Haritası konulu Kâğıt Sektörü Başkanlar Oturumu oldu.
Kâğıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (AGED) Genel Sekreteri Osman Kaytan moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, sırasıyla Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı (SKSV) Yönetim Kurulu Üyesi (aynı zamanda Halkalı Kâğıt Yönetim Kurulu Başkanı) Sevim Saral Kavruk, Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) Başkanı (Marmara Kââıt Genel Müdürü) Abdullah Arslan, Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı (Duran Doğan Ambalaj Genel Müdürü) Alican Duran, Orta Anadolu Mobilya ve Kâğıt Ürünleri İhracatçıları Birliği (OMKO) Başkan Yardımcısı (Sun-Ka Kâğıt ve Larton ortağı) Levent Öztekin ve Kâğıt Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (AGED) Başkanı (KEY Holding A.Ş. ve Kütahya Entegre Kâğıt Sanayi ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı) Mahmut Ciğer, görüşlerini açıkladılar.
Sevim Saral Kavruk (SKSV Yönetim Kurulu Üyesi): “Türkiye, kâğıt üretim üssü olmaya aday bir ülke”
Geçen yıl kâğıt sektöründe tüketim miktarı %1.0’lar seviyesinde artmışken üretimin %11 arttığını belirten SKSV Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Saral Kavruk, “Bundan sonraki yıllarda da artışlarla 2030 yılında neredeyse iki katına çıkacak gibi bir tablo var” diyor ve şöyle devam ediyor: “Buna karşın, ham maddemiz olan selüloz hiç yok gibi, hurda kâğıt ise yetersiz. Yüzde 60-70 oranında dışa bağımlı olduğumuz bir durum söz konusu. Hurda kâğıt satın alma konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktayız. Fiyatları arttırarak miktarı arttırmamız ne yazık ki mümkün değil. Bu rakamlar nihai olarak tüketicinin önüne gelen ürünün fiyatını arttırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor, bir taraftan da bizim kâr marjımız artmamakta. Bu bizi finansal olarak da zorlamakta. Rakamlar büyüyor, işletme sermayesi ihtiyacı, kredi ihtiyacı büyüyor; bu ara en büyük sorunlarımızdan biri finansa ulaşamamak. Çok yüksek bir enflasyon sürecinden geçiyoruz, ciddi bir ekonomik kriz var. Bu durumda uygulanan sıkılaşma politikasının haklı gerekçeleri var ama bizde de böyle bir yansıması var. Kısa sürede düzelir diye düşünüyorum.
İhtiyacımızın çok üstünde yatırımlar var. Dünya ölçeğinde çok değerli yatırımlar yapılmakta. Bu haliyle Türkiye, kâğıt üretim üssü olmaya aday bir ülke. Ciddi bir potansiyeli var. Bunu aşabileceğimizi düşünüyorum ve sanayicilerimize, çalışanlarımıza güveniyorum. Bunun geçici olduğunu düşünüyorum ama geçerken, hepimizi zorluyor. En önemli konu, selülozun kaynağı yok, ormanların kurulması gerekiyor ve bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yardımını bekliyoruz. Atık kâğıdın kaynağında toplanması ile ilgili daha ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor.”
Türkiye’de atık kâğıdın %53’ünün toplandığını ve ayrı toplanmadığı için kalitesinin çok düşük olduğunu vurgulayan Kavruk, ekliyor: “Miktar yeterli bile olsa atık kâğıtta mecburen ithalat yapmak zorundayız. İthalatta bazı kısıtlamalar var. O konuyu da Bakanlıkla görüşerek aşmayı düşünüyoruz.”
Abdullah Arslan (OMÜD Başkanı): “Bu sene sonuna doğru dengelenmenin bitmesini ve tekrar ivmelenmeye geçişi öngörüyoruz”
Pandemiyle beraber sektörde çok hızlı bir büyüme olduğuna ve halen bunun dengelendiğine vurgu yapan OMÜD Başkanı Abdullah Arslan, “Ancak kötümser olmaya gerek yok. Biraz kâğıt kapasitesi fazla gibi gözüküyor ama oluklu sektörü buna ayak uyduracaktır” diyor ve şunları söylüyor:
“Sektörümüzün küçülmesinin ana nedenlerinden biri, dünyadaki jeopolitik durum. Savaşlar ve coğrafyamızın bize getirdiği sıkıntılı bir yerleşke… Bir de savaşların getirdiği sıkıntının yansımasıyla enflasyonun artması ve tüketimin düşmesi. Tüketim düştüğü zaman iç piyasada da dış piyasalarda da sıkıntı oluyor. Üretimler düşüyor. Bunun yansıması olarak biz de kapasitelerimizi düşük kullanıyoruz.
Bu sene sonuna doğru dengelenmenin bitmesini ve tekrar ivmelenmeye geçişi öngörüyoruz. Şu anda oluklu mukavvacılar olarak 2.5 milyon tonlardayız. Ülkenin durumundan dolayı hâlâ şansımızın yüksek olduğunu düşünüyoruz. Kişi başı tüketim 29-30 kg düzeylerinde ve Avrupa’ya göre neredeyse yarı yarıya… Bir büyüme alanımız var. Enflasyonun yükselmesi ve tüketimin düşmesi bizi etkiledi ama 2026’da tekrar üretimlerimizin artacağını düşünüyorum.”
Alican Duran (KASAD Başkanı): “Fırsatlara odaklanmalıyız”
“Konuşulacak çok şey var ama biz biraz daha fırsatlara odaklanalım” diye konuşmasına başlayan KASAD Başkanı Alican Duran, sektörün önünde EUDR (Avrupa Birliği Ormansızlaşmayı Önleme Yönetmeliği) ile başlayacak çok ciddi bir yeşil dalganın varlığına dikkati çekerek, şöyle devam ediyor: “Burada kâğıt bazlı ambalaj ürünlerine, kâğıt ve kartona çok ciddi bir talep geleceği biliniyor. Ne yazık ki bu beklediğimizden daha yavaş geliyor. Aslında burada yapılan kapasite hazırlıklarının hepsi bu dalganın çok daha hızlı geleceği öngörülerek düşünüldü. Ancak bazen de teoride öngörülen şeyler pratikte aynı hızla ilerlemiyor. Çünkü bu pazar ve müşteriler için bir maliyet farkı oluşturdu.
Müşterilerin algılarında yıllardır oluşmuş belirli ham maddelerden selüloz bazlı ham maddelere geçişin o kadar kolay olmayacağını görüyoruz. Ama bu işin sonunda daha şanslı olan ham maddelerin selüloz bazlı ham maddeler olacağı kesin. Ama bu böyle olacak diye sırtımızı yaslayıp bekleyecek halimiz yok çünkü bizim de yapmamız gereken çok şey var. Türkiye özellikle son dönemde geri dönüşümlü kâğıt konusunda herhalde dünyadaki en büyük yatırımları yaptı. Sevim Hanım’ın da bahsettiği gibi ana kaynağına doğru ulaşamazsak bu gücün de pek bir anlamı kalmıyor. Elinizde çok kuvvetli bir silah ama boş bir şarjör oluyor. Bu yüzden önümüzdeki süreçte bunu çok iyi planlamamız gerekiyor. Bence tüm sektörün odaklanması gereken konu bu.
Bakanlıktan ithalat izni çok ciddi bir konu. Bunun çok iyi ayarlanması lazım. Çünkü Türkiye artık bir üretim üssü. Kâğıt ve karton konusunda net ihracatçı bir ülke. Bu artık değişmez. Bunun bilincinde olmamız ve buna göre tesislerimizi ayarlamamız lazım. Yurt içindeki dinamiklere göre pozisyon almaya çalışırsak bu çok yanlış olur. Bu tonajdaki tesisler yurt içi dinamikleri ile dolmaz. Bunu hepimizin kabullenmesi lazım. Bu yüzden bizim dünyamızın hem esmer kâğıt hem karton hem de geri dönüşümlü karton tarafında mutlaka ham madde tedarikinde, fiyat skalasında Avrupa ile entegre olması lazım.. Hurdada arz talep dengesizliğinden oluşan durumu biliyorsunuz. Biz uluslararası şirketlerle çalışıyoruz. İhracatta üç ayda bir fiyat düzeltiyoruz. Ne PPI ne EUWID’de böyle bir şey gösteremediğimiz için şu anda derdimizi anlatmaktan çok uzağız. Bu bir sıkıntı… Çünkü bu ülke gerçekten ihracatla büyüyecek. Kâğıt ve karton sektöründe bila istisna bu kapasiteler ihracatla dolacak. Stratejimizi buna göre kurmalıyız. Dolayısıyla günü kurtaracak düzeltmeler sadece günü kurtarır ama geleceği karartır.”
Genel olarak krizlerle fırsatların el ele olduğu bir dönemde olduklarına vurgu yapan Alican Duran, ekliyor: “Bence doğru yönetirsek Türkiye net olarak kâğıt ve kartondaki ihracat ve liderliğini gitgide perçinleyecektir.”
Osman Kaytan (Moderatör): “Türkiye’de hesap yapmak biraz zor”
Konunun farklı yönleri olduğuna dikkati çeken Moderatör, Osman Kaytan, şöyle diyor: Tesisler ihracat odaklı kuruldu ama yapılan yatırımlar pandemi döneminde e-ticaretin patlamasıyla yapılan satışlara, artan talebe göre planlandı. Sektöre dışarıdan giren oyuncu sayısı arttı. Bir yatırımın devreye girmesi üç yıl sürüyor. Dolayısıyla yatırımı devreye alana kadar işler çok farklı yere varmış olabiliyor, atmosfer değişebiliyor.
Türkiye’de hesap yapmak biraz zor zannediyorum. Uzun vadeli hesap yapmak çok zor, imkânsıza yakın.”
Levent Öztekin (OAİB Başkan Yardımcısı): “İhracat yapmak zorundayız”
OAİB’nin 1991 yılında kurulduğunu ve 3900’ün üzerinde üyesi olduğunu belirten OAİB Başkan Yardımcısı Levent Öztekin, ihracat çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“2023 yılında kâğıt sektörü olarak Dubai’de gerçekleştirilen Paper One Show fuarına katılım sağladık. Bu fuarda hem sektörün dinamizmini hem de bölgenin potansiyelinin çok yakından gözlemleyerek 2024 ve 2025 yıllarında Abu Dhabi’de düzenlenen fuara da katıldık. Fuar yoğun geçti. Çok sayıda ithalatçı firmayı ziyaret ederken hem üye firmalarımıza hem de sektöre dair bilgilendirmeler yaptık.
Türkiye genelinde ihracatımız 262 milyar dolar seviyesine yaklaşırken OAİB olarak 1 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmış bulunuyoruz. Bu dönemde ihracatta Ürdün, Libya, Fas, Gürcistan ve Birleşik Krallık öne çıktı.
2025 yılı Ocak – Nisan döneminde Türkiye’nin ihracatı 86.2 milyar dolar düzeyine ulaşmışken OAİB olarak ihracatımız 327 milyon dolara ulaştı. Bu dönemde ihracat yaptığımız ülkeler Gürcistan, Libya, Irak, Birleşik Krallık ve ABD oldu. Bu dönemde kâğıt karton sektörünün ihracatı Türkiye genelinde 1 milyar dolara ulaşmışken, OAİB’in ihracatı 84.4 milyon dolara ulaştı. En çok ihracat yaptığımız ülkeler Bulgaristan, Yunanistan, Birleşik Krallık, Irak ve Gürcistan oldu.”
Son zamanlarda hem Sun-Ka Kâğıt hem Larton hem de Sungurlu’daki yeni fabrika yatırımıyla finansa ulaşmakta sektörle benzer zorlukları yaşadıklarına vurgu yapan Levent Öztekin, ekliyor:
“Bu nedende müşteri de kaybediyoruz. Ama yapacak bir şey yok. Bu bir geçiş süreci diyoruz.
İşletmemiz 36. yılında. Geçmişte Körfez Krizi gibi çok fazla krizler gördük. Böyle bir döngüden geçiyor olmak bizleri çok olumsuz etkiliyor ama önümüzün aydınlık olduğunu düşünüyoruz. İlerleyen döneme umutla bakmak istiyoruz. Çünkü biz ülkemizi her şeyden daha çok seviyoruz. İhracatçıyız ve ihracat yapmak zorundayız. Şu anda 56 ülkeye ihracat yapıyoruz ve bunu geliştirmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Bu sektör buluşmasının ilki yapılıyor, ilerleyen dönemde tekrarının yapılmasını umut ediyorum.”
Mahmut Ciğer: “Çıkış yolu arıyoruz”
Sektörün birçoğu yeni yatırım olmak üzere 8-10 milyar dolar yatırım yaptığını ve yeni yatırımlardan dolayı arz fazlası oluştuğunu kaydeden AGED Başkanı Mahmut Ciğer, “Bu yatırımların ihtiyacı olan ham madde tarafında şu anda dünyanın neredeyse en pahalı ham maddesini (hurda kâğıt) kullanıyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Almanya’daki bir meslektaşımızın 100-120 euro bedelle aldığı hurda kâğıdı biz burada ithal olanı da yurt içinde toplananı da 200 euro bedelle almak durumunda kalıyoruz. Çünkü ithalat yaptığımızda artı navlun ödeyerek alabiliyoruz.
Asıl zorluk, bu kadar fazlalığı ne yapacağız? İhracattan başka şansımız yok. Nereye ihracat yapacağız? Öncelikli olarak direkt ihracat yapabiliriz, eğer ucuz ham maddemiz olsaydı, bu ihtimaldir. İkincisi, dolaylı ihracat yapacağız. Yani Alican Bey’in, Abdullah Bey’in temsil etitği firmalar kartonu, oluklu mukavvayı kullanacak, kutu yapacak, ihracatı arttırmak derdinde olmamız lazım. Bu, katma değerli bir yol; belki uzun bir yol ama belki mutlaka bu tarafta ülkemizde rekabetçi olmamız lazım. Bu durumda hurda kâğıda dokunamıyorsam, ikincil gider olarak ucuz enerji peşinde olmam gerekiyor. Devletin bizleri ucuz enerji ile sübvanse etmesi gerekiyor ki biz meslektaşlarımıza daha ucuz ham madde sağlayabilelim. Bugün fiyatlar hep yukarıya çıkıyor. Bu sürekli bizi zorlayan bir pazarı karşımıza çıkarıyor. Ama her zorluk sonunda bir fırsat doğurur.”
Çinlilerin fuarda olmalarının bir fırsat olduğunu belirten Mahmut Ciğer, ekliyor: “Çünkü dünyada artık yeni bir düzen kuruluyor. ABD ile problemleri var ve Çin kendisine yeni bir çıkar yol arıyor. Biz de kendimize bir çıkış yolu arıyoruz. Globalleşme yerini ülkelerin kendilerine yeter duruma arzusuna bırakıyor. Türkiye belki ihracat konusunda genel gidişattan ayrışabilir. Çünkü göreceli olarak daha az belgeyle ihracat yapacak. Çinli meslektaşlarımızın bu anlamda Türkiye ile ticaretlerini arttırmaları lazım. Türkiye ile genel ticaret arttığı zaman biz buradaki payımızı alacağız.
Eskilerin bir sözü vardır: Dayan, yaz gelecek; çayır, çimen bol olacak. Yaza kadar ayakta ve hayatta kalmamız gerekecek.”
Osman Kaytan (Moderatör): “Regülasyonlar Demokles’in kılıcı gibi başımızda sallanıyor”
Panel sona ererken, Moderatör Osman Kaytan, “Sektörü bekleyen düzenlemeler, EUDR, CBAM (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması), Food Contact Materials / Gıda ile Temas Eden Maddeler, End of Waste / Atık Sonu, Waste Transportation Regulation / Atık Nakliye Düzenlemesi; bunlar Demokles’in kılıcı gibi başımızda sallanıyor” diyor ve ekliyor: “Bunları sektör olarak, tüm sorunları süpürecek en büyük sorun olarak görüyoruz. Geçenlerde Ankara’da End of Waste toplantısına katıldık. Belirli şekilde toplanan atıklar atık olmaktan çıkıyor. Avrupa da ‘End of Waste’ vermek istemiyor. Toplantıda, belirli atık olmaktan çıkan atıklar acaba Türkiye’ye gelmeye devam eder mi diye bir fikir de oluştu. Onu bekleyip görecek miyiz yoksa proaktif rol alıp belirli girişimlerde mi bulunacağız, ona artık karar vereceğiz.”