Komori teknoloji üreten ve geliştiren bir şirket. drupa 2016’da hem konvansiyonel makinede hem de inkjette yeni teknolojilerini tanıttı, yenilikler sanki hep dijitaldeymiş havasının yaratıldığı bir ortamda konvansiyonel baskının içine dijitalin nasıl yerleştiğini gösterdi. Fuarda 8 renk olarak sergilenen Lithrone GX40 RP tek geçişte, çevirmesiz, ön arka baskı yapabilen bir makine olarak heyecan uyandırdı. Ayrıca bu fuarda tüm Komori makineler G serisi olarak karşımıza çıktı. “G” Green Teknoloji’yi temsil ediyor; çevreci, en az enerji tüketimi ile en yüksek kaliteyi sağlama anlamına geliyor.
Fuarda sergilediği 6 makinesinden ikisi dijital olan Komori standında “Yeni Sayfalar Açın – Open New Pages’ teması altında “Connected Print” alt temasıyla hepsi yeni teknolojiye sahip olan şu ürünler sergilendi:
Impremia IS29 – 50×70 UV inkjet baskı makinesi. Bu makinenin satışına drupa’da başlandı. Türkiye’de satışı sene sonuna doğru başlayacak. Komori’nin Hollanda’daki show-room’una da kurulan bu makineye matbaacılar Türkiye’den data gönderip baskı sonucunu görebilme şansına sahipler.
Impremia NS40 – 70×100 UV inkjet baskı makinesi / Landa ile ortak üretilen model. Satışına gelecek yıl başlanacak. Komori’nin ilerisi için çok güvendiği 6500 hızında nano teknolojili ilk 70×100 dijital baskı makinesi.
Lithrone GX40 RP (GLX-840RP) çevirmesiz, tek geçişte ön arka baskı yapabilen, yalnızca Komori tarafından üretilen 70×100 baskı makinesi
Lithrone GX40, 18.000 tabaka/saat hızında 6+Lak olarak sergilendi. Yüzde yüz kalite kontrol sistemli.
Lithrone G29, 5 renk + Lak, 50×70 H-UV baskı makinesi
Lithrone G37, 4 renk, 64×90 H-UV L (LED) baskı makinesi
Komori standında ayrıca K-Tedarik / K-Servis markası altında, baskı makineleri için standart ve özel sarf malzemeleri ve ekipmanlar yer aldı.
Bu bölümün dikkat çekici ürünleri H-UV mürekkepler, güç tüketimi izleme cihazı, gibi enerji tasarrufuna katkıda bulunan ürünleri oldu.
Stantta ayrıca Komori ekoloji köşesi ve dünyanın dört bir yanından gelen yüksek katma değerli basılı öğeler yer aldı. Komori müşterilerinin özel teknikleri ve baskı yöntemlerini kullanarak ürettikleri bu iş örnekleri yeni iş modelleri için ziyaretçilere ilham verdi.
“Yeni Impremia IS 29 – 50×70 UV inkjet baskı makinesi ziyaretçiler tarafından detaylı incelendi”
Aras Grup Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Araz ve Aras Makina Genel Müdürü Hamdi Kaymak Matbaa Haber’e fuarın 7. gününde Komori’nin yeni makinelerin özellikleri ve satışları hakkında bilgi verdi ve fuar değerlendirmesi yaptı.
Ziyaretçileriniz en çok neye ilgi gösterdi?
Serkan Araz: Komori hem mevcut teknolojideki yenilikleri tanıtması hem de gelecekteki teknolojideki göstermesi açısından oldukça iyi bir katılım sergiledi. Stantlarında altı farklı üst otomasyonlara sahip makine sergiledi.
50×70 yatırımı yapmak isteyenler daha çok dijitale baktılar. Impremia IS29 – 50×70 UV inkjet baskı makinesi 3000 tabaka/saat hızında. Müşterilerimiz baskı kalitesini çok beğendi. Rakiplerine göre kullanım kolaylığı, temizlik kolaylığı getiriyor. UV olarak hangi makineleri varsa ve orada ne basıyorlarsa metalize, PVC, keten gibi geniş yelpazede malzemeye bu makinede de çok kaliteli şekilde baskı yapabiliyorsunuz. Ziyaretçiler tarafından gayet detaylı incelendi. Oldukça ilgi çekti.
Impremia NS40 da UV inkjet. Bu makine hakkında da bilgi verir misiniz?
Serkan Araz: Impremia NS40 – 70×100 UV inkjet baskı makinesi Nano teknolojiye sahip. Su bazlı mürekkep kullanan bu makinemiz zaten hazırdı. Beta makineler kurulmuş onların takibi yapılıyordu, şu an aktif satışlarımız başladı. Fuarda Impremia NS40’ın 6500 hızdaki makinesi sergileniyor ama bizim 13000 hızlı makinemiz de var. 70×100 ebatı 13 bin hızla basıyor, konvansiyonelin hızını dijitalle yakalamış oluyorsunuz. Çok az yer kaplıyor, çok az elektrik kullanıyor, çok az işçilik gerektiriyor ve neredeyse sıfır fireyle çalışıyor. Ayrıca Impremia NS40’da kullanılan su bazlı mürekkep çevre dostu ve düşük maliyetlidir.
“Tek düz geçişte ön arka baskı yalnızca Komori’de olan bir teknoloji”
Sekiz renk olarak sergilenen Lithrone GX40 RP tek düz geçişte ön arka baskı yapabilen bir makine olarak heyecan uyandırmış olmalı.
Serkan Araz: Sadece Komori’nin üretmiş olduğu perfektörsüz ön arka baskı yapabilen Lithrone GX40 RP makinemiz dünyada tek. Yalnızca Komori’de olan bir teknoloji. 18 bin baskı hızıyla çevirme olmadan, tek geçişte, çevirmesiz, ön arka baskı yapabiliyor. Buna 1 mm kalınlıkta karton dahil. Bu makinede ön arka baskı sanki sadece ön baskı yapılıyormuş gibi yüksek sürat ve kalitede düşük fire oranları ile yapıldığından, tek makas olduğu için, kağıt firesi olmuyor. Ceket ihtiyacı yok. Yüzde yüz kalite kontrol sistemli.
Lithrone GX40+Lak, üzerinde birçok dijital yeniliğin olduğu ve otomasyonun yükseldiği bir konvansiyonel sistem
Türk müşteriler konvansiyonel makine yatırımına dönük olarak hangi makineler üzerinde durdular?
Serkan Araz: Yatırımcılarla H-UV konuşuyoruz. Gelen müşterilerin üçte ikisi ile H-UV konuştuk. Bizim artık H-UV sistemimiz oturdu. Dünyada 700 makine kuruldu. Bunun 78 adedi Türkiye’de. Projelerimiz hep H-UV üzerine.
Konvansiyonel baskı diyoruz ama üzerinde birçok dijital yeniliğin olduğu, otomasyonun çok yükseldiği, hem kalite hem de verimliliğin maksimum sağlandığı bir makine olarak dikkat çeken bir teknolojiden söz ediyoruz. Dijitalin tüm nimetlerini kullanıyor. İnsan eli değmeden renk bilgileri girilip mürekkep ayarları yapıyor. Bozuk baskıyı robotlar ayırıyor.
Hamdi Kaymak : Fuarda bulunan Lithrone GX40 +Lak makinemiz özellikle ambalajcılar için geliştirilen, 18 bin hızında ve tam otomasyona sahip bir teknoloji. Tüm makinelerde bizim otomatik dediğimiz, non-stop giriş çıkış mevcut ama burada insan gücü olmadan lojistik bir otomasyon var. Palet yüklemeleri otomatik olarak yapılıyor ve çıkışta paletler otomatik olarak ray üzerinde çıkışa yönlendiriliyor. Yeni palet diğerinin yerini alıyor. Maksimum performansta, çok yüksek hızda işten işe geçiliyor.
Ayrıca bu makinemizde yüksek çözünürlüklü kamera sayesinde otomatik olarak hem renk hem de yazı kontrolleri yapılabiliyor. Baskıda sapma varsa yine bu makine üzerinde olan inkjet numaralandırma sistemi ile problemli tabakalar tek tek numarasıyla tespit ediliyor var olan problemin ne olduğuna dair rapor çıkarılıyor.
Bu fuarda lansmanını yaptığımız 50×70 makinemiz Lithrone G29 da G40’daki tüm otomasyona sahip bir makine.
Hatalı baskının ayıklanması nasıl yapılıyor?
Hamdi Kaymak: Renk kontrolü için söyleyelim. Sapma saptandığı an sistem o tabakanın numarasını okuyor. Kamera o numarayı hafızada saklıyor. Otomatik ayar sistemleri devreye giriyor o iki numara arasındaki tabakaların problemli olduğu rapor ediliyor. Burada amaç makineyi durdurmadan üretkenliğin devamlılığını sağlamak. Problem varsa otomatik olarak düzeltiliyor, problemli olan tabakaların ayıklamanın iş bittikten sonra yapılıyor.
Kontrolü neye göre yapıyor?
İki farklı kontrol yapabilirsiniz. Spektrofotometrede tabakayı okutup, birebir tutuyorsa onu referans olarak hafızaya alıp diğer işleri onunla karşılaştırma imkanımız var ya da baskı öncesinde PDF olarak gelen işin kameralarla okunan tabakalarla karşılaştırılması, birebir PDF karşılaştırması yapılarak kontrol edilmesi mümkün.
GX 640+ lak 75×105 makinede bu özelliklerin hepsi standart olarak yer alıyor.
“Yeni yatırımların neredeyse tamamında “H-UV olsun” talebiyle karşı karşıyayız”
Makine konuştuğunuz müşterilerinizin istekleri ticari ve ambalaj olarak oranlandığında ne sonuç çıkıyor?
Serkan Araz: Yarı yarıya. Ambalajın büyüdüğü kanaatindeyiz ama ticari baskıda da yoğun bir talep var. H-UV’nin avantajları ticari matbaacıları da heyecanlandırdı. Standart makine olsa bu kadar ilgi olmazdı.
Hamdi Kaymak: H-UV’nin çıkışı aslında konvansiyonel makine üzerinde yeni bir teknoloji. Hâlâ konvensiyonel bir makine ama dijitalin avantajlarını taşıyor; kısa tirajlar, düşük fireler, seri işten işe geçişler gibi konvansiyoneldeki o açığı kapatmak için geliştirilen bir teknoloji.
H-UV sayesinde her türlü malzeme üzerinde baskı kalitemiz artıyor. Çok az fire ile işten işe geçebiliyor, çok az elektrik ile üretkenliğimizi devam ettiriyoruz. H-UV ticari matbaalara bir nefes aldırdı. Dijitale karşı ben buradayım mesajını veriyor. Türkiye’den bire bir aldığımız dönüşlerde de bu sağlaması yapılan bir sonuç. Yeni yatırımların neredeyse tamamında “H-UV olsun” talebiyle karşı karşıyayız.
Sektörün başat firmaları birbiriyle iş birliği yaparak yeni ürünler çıkarıyorlar, bu bir yerde sıkıntı yaratır mı dersiniz?
Serkan Araz – Komori 100 yıldır renk çalışan, baskı makinesi üreten bir firma. İş birliklerine bu deneyimini ekleyerek çok daha hızlı yol alma şansına sahip. Impremia IS29 – 50×70 UV inkjet baskı makinemizde Konica Minolta ile bir başlangıç yapıldı. Bu teknolojik bir iş birliği başlangıcı; patentler kullanılıyor ama sonra herkes kendi mühendisleri ve kendi argesi ile teknolojik gelişimini devam ettiriyor. Kim kiminle iş birliği içinde olursa olsun herkesin teknolojik gelişimi ve ticareti ayrı.
Hamdi Kaymak – Komori standında gördüğünüz makinelerin tamamının mühendisliği Komori mühendisleri tarafından yapılıyor.
Impremia NS40 – 70×100 UV inkjet baskı makinesinde Landa ile nano teknolojili, su bazlı mürekkep kullanarak çok daha ekonomik mürekkeple şu anki kaliteye ulaşmak amaçlı iş birliğine başlandı. Biz dijitalin avantajlarını kendi makinemizle birleştirdik.
Öte yandan Landa makinelerin üretim mühendisliği de OEM olarak Komori’ye ait.
Var olan patentler kullanılarak teknoloji geliştiriliyor. Iş birliği ile başlayan ama farlılaşan makineler görüyorsunuz. Biz Komori olarak çok iddialıyız ve umutluyuz. Inkjette çok hızlı yok katedeceğimizi düşünüyoruz.
Yatırım maliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Serkan Araz: İlk yatırım olarak hâlâ fiyatlar yüksek ama fiyatta düşüş beklentisi içindeyiz. Talebin artması, dijitalin yaygınlaşması ile dijital mürekkeplerinin üretimi de o alana yapılan yatırımlar da artıyor. Hem makine yatırım tutarlarında hem mürekkep maliyetlerinde kademeli düşüşler olacaktır ama dramatik bir düşüş beklemek bugün için doğru olmaz.
Diğer yandan ticaretin her alanı için geçerli olduğu gibi bizim sektörümüzde de erken başlayan erken yol kat eder.
SBL CEO’su Taylor Chiu “Bu fuar SBL’nin Heidelberg iş birliğinden sonra bağımsız olarak girdiği ilk fuar oldu ve çok başarılı geçti”
Aras Grup’un temsilciliğini yaptığı otomatik kesim ve yaldız makineleri üreticisi SBL’nin CEO’su Matbaa Haber’e fuarla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor.
“Biz uzun yıllar Heidelberg ile iş birliği içinde Heidelberg ismi altında makine ürettik. Bu nedenle anlaşmamız gereği bazı pazarlara girmiyorduk. Şimdi bu anlaşma bitti. ISO 9001 sertifikasyonu çalışmamızı geçen yıl tamamladık. Halen Heidelberg’e fason üretimi devam ettiriyoruz ama drupa 2016 bağımsız ve daha güçlü olarak SBL ismi ile girdiğimiz ilk fuarımız oldu. Burada 10 yıllık Heidelberg iş birliğinden sonra teknolojide geldiğimiz son noktayı SBL olarak sergileme imkanı bulduk. Büyük bir standımız var ve ürettiğimiz ürünlerden pazar için önemli olanları sergilemek teknolojimizi göstermek istedik. Şu ana kadar çok başarılı bir fuar oldu. Önemli satış bağlantıları yaptık.
Biz bu anlaşma sonrasında pazara yeni bir giriş yaptık. Yeni distribütör ve acentalar ile de karşılaşma ve yeni anlaşmalar yapma imkanımız oldu. Şu ana kadar 20 makine satışı gerçekleştirdik. Türkiye’ye de 2 makine satışı gerçekleştirdik. Umuyoruz fuar sonrasında bu sayı artacaktır.
Hem sayısal anlamda hem de kalite anlamında gelen ziyaretçiler beklentimizin üzerindeydi.”
SBL’den alışılmadık 50×70 kesim
SBL standında alışılmadık bir ebatta 50×70 kesim ve yaldız makinesi de bulunuyordu. SBL CEO’su Taylor Chiu bu konuda şu açıklamayı yapıyor.
“Fuarın 6. gününe kadar 3 adet 50×70 kesim makinesi 3 adet de kesim artı varak makinesi satışı gerçekliştirdik. Bu ebat daha çok ticari matbaalara yönelik, fuarda bu ebattan Türkiye’ye de bir satış yaptık. Diğer satışlarımız Polonya ve Litvanya’ya oldu. Özellikle Polonya’dan küçük ebata yönelik büyük talep var.”
Aras Grup fuar satışları baskı sonrasında yoğunlaştı
Aras Grup Komori baskı makineleri yanında baskı öncesinden baskı sonrasına uzanan geniş bir yelpazede temsilcilik ağını yürütüyor. Bu firmalarda sergilenen ürünleri ve Türkiye satışlarını Serkan Araz şöyle açıklıyor:
En çok talep gören makinelerimizden biri ful otomasyon karton çanta makinemiz. 250 grama kadar karton saplı çanta üretimi yapabiliyor. Makineye tabaka kağıt giriyor ofset baskı yapılmış, sapı takılmış ürün çıkıyor. Bu teknoloji ile kalite, üretkenlik ve verimlilik açısından iyi sonuçlar alabiliyoruz. En son kurulumunu İstanbul’da Gözde Kutu’ya yapmıştık. Temsilcisi olduğumuz Fang Bang 11. Holün girişindeki standıyla da çok ilgi çekti. Burada kurulu makine de Türkiye’ye İzmir Egesan’a gidiyor. Ayrıca drupa’da iki sipariş daha aldık.
Fuar esnasında 106’lık SBL kutu kesim makinemize de büyük ilgi oldu. En son Bilnet matbaasına kurduğumuz otomatik kesim ve ayıklamalı bu makinemiz de çok ilgi çekti. Burada iki satış gerçekleştirdik. Onun yanı sıra 50×70 kazanlıların yerini alan ayıklamasız SBL kutu kesim makinesine de ilgi yoğun oldu.
Wen Chyuan standında Imak, Aka Ofset ve Özer Selofan’a kurduğumuz sıcak selofan makinemiz sergileniyor.
Zhengrun standında otomatik sert kapak kutu taslama makinemiz sergileniyor. En son Denizli’ye kurmuştuk.
Diğer ilgi çeken makinemiz de Screen standında UV inkjet bobinden beslemeli dijital etiket baskı makinemiz oldu.
Screen’in mono ön arka baskı yapabilen bobin dijital baskı makinelerine de talep geldi.
En çok bilinen ve baskı sonrasına ait her tür teknolojiyi üreten Horizon ile aktif çalışmalarımız oldu. Horizon fuara büyük bir stantla katıldı. Katlama, tel dikiş, harman, kapak takmada küçük adetli üretim için tek kafalı manuel girişli makine de üretiyor, ful otomatik üç ağızlı bıçağı ile dijitalden çıkar çıkmaz inline devreye giren tüm otomasyonlar için makine üretiyor.
Horizon kendi sınıfında dijital sonlandırmada dünyada yüzde 60’ın üzerinde pazar payına sahip. Standında metre kareye düşen ziyaretçi sayısı çok yüksek. Fuarda ilk ziyaret edilen birkaç firma arasında yer alıyor.
Horizon’un yeni çıkartmış olduğu bir rotary kesim makinesinin satışını Türkiye’de tekstil etiketi üreten bir firmaya gerçekleştirdik.
Onun dışında giyotin siparişleri aldık.
Labelman standında hem letterpress hem de ofset makineler var. Burada da firmalarla görüşmelerimiz oldu.
Artık kırım, giyotin ve kapak takma hatlarının verimliliği ne kadar fark ettirdiği görülüyor. Eski üç kırımını satıp bir yeni MBO makine almak isteyenlerle görüşmelerimiz oldu.
drupa 2016’ya bakarak önümüzdeki yıl yatırımları ile ilgili ne dersiniz?
Serkan Araz : Geçtiğimiz yıldan çok farklı bir yatırım yılı olmayacaktır. drupa, özellikle baskı makineleri anlamında çok büyük bir ivme kazandıracakmış gibi görünmüyor. Biz GX640’da olduğu gibi fuar öncesinde de yeni teknolojileri göstermek için gerek fabrikaya, gerek makinenin kurulduğu yere müşterilerimizi götürüyoruz. Artık ihtiyacı olanlar fuarları beklemiyor. Fuarlara yatırımların ne tarafa gittiğini görmek için geliyorlar.
Fuarın ziyaretçileri hakkında ne düşünüyorsunuz, yatırımcı olarak Türkiye’den yeni yüzlerle karşılaştınız mı?
Hamdi Kaymak – Gözlemlediğimiz kadarıyla fuara gelen toplam ziyaretçi sayısı bir önceki drupa fuarının altında. Türkiye’den gelen ziyaretçi olarak baktığımızda aşağı yukarı bir önceki fuar kadar ziyaretçi var. Türkiye’den epey ciddi bir katılım var ama yatırıma dönüşümü açısından eski yoğunluk yok. Eskiden fuarda ciddi projeleri tamamlamaya çalışıyorduk, şimdi projelerin sonlandırılması genelde fuar sonrasına erteleniyor.
Serkan Araz – Dijital kopyalama merkezlerinden katılımlarda bir artış var. Onlar da artık matbaacılığın bir parçası. Yüzlerde öyle bir değişim söz konusu. Matbaalardan gelenlerde bir değişiklik yok, jenerasyon değişse de yüzler tanıdık. Biz sektörün içindeyiz, kardeş firmalarla birlikte malzeme, kağıt, indoor, outdoor ürünleri olarak aktif olarak faaliyet gösterdiğimiz için bu takibi yapabiliyoruz.
2016 drupa fuarının endüstriye katkısı ne oldu sizce?
Serkan Araz – Dijitalin kalitede geldiği noktayı; artık satılabilir bir ürün olduğunu, konvansiyonel makine üreticilerinin de portföyünde olması gerektiğini gördük. Komori standındaki 6 makineden ikisi dijital baskı makinesi. Komori’nin portföyünde konvansiyonel ile eşit derecede. Süreci takip eden kişiler olarak drupa fuarında farklı bir şey gördüğümüzü söylemek zor. Hangi teknoloji kullanılırsa kullanılsın maksimum verimlilik önem taşıyor. Verimlilik çağı diyebiliriz.