“Gelişmekte olan ülke bandından çıkmak için tasarım, inovasyon yetmiyor; ülkenin bir hikâyesi olması lazım. Bunun en iyi yollarından biri sanat ve bunu çok iyi kullanmıyoruz.”
Capital 500 ve Doğan Dış Ticaret ev sahipliğinde, Capital 500 2021 Ödül Töreni ve Dış Ticarette Yeni Denge paneli gerçekleştirildi. Prof. Dr. Emre Alkin moderatörlüğündeki panele Bursa Ticaret Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Duran Doğan Ambalaj A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, KASAD Yönetim Kurulu Başkanı Alican Duran, Doğan Dış Ticaret ve Mümessillik A.Ş. CEO’su Haşim Işık katıldı.
“Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon şirketten sadece 80 bini ihracat yapıyor”
Panelde Prof. Dr. Emre Alkin panelistlere dokuz soru yöneltti. Dış ticaretteki en önemli sorunlardan birine BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay dikkati çekiyor: Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon şirketten sadece 80 bini ihracat yapıyor. Burkay, “ İhracatı arttırmak tasarımı geliştirmek, katma değeri, inovasyonu arttırmakla mümkün. İkinci önemli konu, oyuncu sayısını arttırmamız lazım” diyor.
Duran Doğan Ambalaj A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, KASAD Yönetim Kurulu Başkanı Alican Duran, sektörün pandemide dış ticaret dengesini nasıl sağladığı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Ambalaj şanslı sektörlerden biri. Türkiye’de dış ticaret fazlası veren nadir sektörlerden biri. 2019 yılında 1.9 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik. Aynı yıl ambalajın 23 milyar dolar toplam hacmi ve 4.9 milyar dolar ihracatı vardı. 2020 yılında pandemi etkisiyle üretimi artan sektörlerin yanında ambalaj dünyamızda da bazı sektörler coştu. 2020 yılı 25 milyar dolar hacim, 5 milyar dolar ihracat ve 2 milyar dolar civarında dış ticaret fazlası ile biter diye düşünüyoruz.
Ambalaj gerçekten pozitif ayrışan ve çok ilerleyen bir sektör. Ambalaj dev bir dünya; karton, kâğıt, plastik, cam, metal, teneke, ahşap gibi alt grupları var. Bunların her biri Avrupa içinde ya ikinci ya üçüncü, hatta bazıları birinci. Gerçekten şu anda Almanya ile kapışır durumdayız. Bu çok sevindirici. Bu Türkiye’nin genel dinamik anlayışı, sermayenin çok iyi ellerde yönetilmesi, çok iyi şirketlerin çok iyi yatırımlar yapmalarıyla gerçekleşiyor. Avrupa standardında, dünya standartlarının üstünde, rekabetçi bir sektörüz diyebilirim.
İhracatçı sanıldığı gibi yüksek kur değil, sabit kur tercih eder. Anlaşmalarımız bir yıllık, iki yıllık kontratlıdır. Yüksek kurdan anlaşma yaptığımızda değişiklik yapma şansımız çok zor. Karşınızdakinin kur hareketlerini anlaması bile zordur.”
“Pandeminin dünya çapındaki en büyük etkisi talepteki düşüş ile ilgiliydi”
Aynı soruyu Doğan Dış Ticaret A.Ş. adına yanıtlayan CEO Haşim Işık da şunları söylüyor:
“Pandemi geçen yıl birçok alışkanlığımızı değiştirdi, birçok öngörümüzü boşa çıkardı ve şu anda duygusal olarak da iş yapış biçimi olarak da çok dalgalı günler yaşıyoruz. Pandeminin dünya çapındaki en büyük etkisi talepteki düşüş ile ilgiliydi. Ama biz dış ticarette talebi değil, Asya Pasifik bölgesinden getirilecek mallarla ilgili olarak konteyner bulamamayı tartışıyoruz. Talep var ama bunu karşılamak için Uzak Doğu’dan ham madde getirmek istediğimizde çok uzun terminlerle karşı karşıyayız.
Dış ticaretteki daralma tüm dünyada eşit bir şekilde yaşanmadı. Çin ihracatını arttırdı ama mallarını götüren gemiler ya gidilen limanlardaki pandemi önlemleri ya da o ülkedeki ihracatın düşmüş olması sebebiyle konteynerleri geri getiremedi. Türkiye bu olumsuz ortamda pozitif ayrıştı ve ihracatı sadece binde 6 daraldı.
İhracat ve ithalatta alt sektörlere indiğimizde bazı sektörlerin iyi performans gösterdiklerini (ambalaj da bunlardan birisi), bazı sektörlerde ise daralmalar yaşandığını görüyoruz.
Doğan Dış Ticaret olarak emtia ticaretinde çok aktif olan bir şirketiz. Müşteri portföyümüzde de farklı sektörlerde faaliyet gösteren hafif sanayi şirketleri yer alıyor. Başta ambalaj olmak üzere bazı şirketler sağladığımız ham maddeyi kendi hacimlerini arttırarak kullandılar. Bunlar arasında sağlık, gıda, e-ticaret alanında olanlar neredeyse 7/24 çalıştılar, sadece Türkiye’de değil, özellikle Doğu Avrupa bölgesindeki birçok üreticiye alternatif olmayı başarıp Avrupa’da önemli pazarlar kazandılar. Ama yine ambalaj sektöründe faaliyet gösteren, müşteri portföyünde perakende, tekstil ve hizmet sektörleri bulunan bazı şirketler ise maalesef bu dönemde ciddi iş kayıpları yaşadılar.”
“Küresel ekonomide bölgesel ittifaklar ve korumacılık önem kazanacak”
Panelde dünya ticaretindeki son gelişmeler de masaya yatırıldı. Bölgesel ittifaklar, kapanan ekonomiler, ham madde fiyatlarındaki aşırı yükselmelerin yaşandığı bir tabloda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda İbrahim Burkay şunları söylüyor:
“Küresel ekonomide bölgesel ittifaklar ve korumacılık önem kazanacak. En fazla geçerli potansiyeli olan ihracat kalemlerimizde bile %50’ye varan ithalat bağımlılığımız var. Bizim 670’e yakın üründe Türkiye’de üretme potansiyelimiz var. Yeni dönem çok daha farklı iş modellerini de önümüze koyuyor. Demokrasi, hukuk ve ekonomide ortaya konacak reform adımları hayata geçtiğinde, AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesi, Rusya, Türk cumhuriyetleri ve Orta Doğu ile ilişkilerimizi revize etmemiz en büyük avantajlarımız olacak.
Eski ekonomiden yeni ekonomiye geçiyoruz ama bunun için yeni kaldıraçlara ihtiyacımız var. Otuz yıl önce kurduğumuz kurumlarla yeni ekonomiyi tarif edemeyiz. KOSGEB’e ve diğer bakanlık desteklerine baktığımızda, yeni ekonominin genç girişimcilerini, yeni oyuncularını ekonomiye kazandıracak destekler göremiyoruz.”
“Büyük balığın değil, hızlı balığın hayatta kalacağı bir döneme geçiyoruz”
Sektörün piyasadaki gelişmelere uyum sağlamasını değerlendiren Alican Duran, “Artık büyük balığın değil, hızlı balığın hayatta kalacağı bir döneme geçiyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor. “Çok büyük şirketlerin piyasaya uyum sağlayamayıp hızla yok olduklarını gördük. 2021 çok büyük fırsatlar getiriyor. 2020’ye baktığımızda; ambalaj sektöründe çok iyi koşanlar oldu, hiç koşamayanlar da oldu. Ambalaj endirekt bir talep. Medikal, gıda, hijyen alanlarında çalışanlar çok iyi iş yaptılar; lüks ürünler ya da AVM’lerin kapanmasından etkilenen fast food gibi pazarlara iş yapanlar oturdular.
Dünya ekonomisinde çok belirgin bir büyüme olmadığı halde ham madde fiyatlarında çift haneli artışlar var. Hem plastikte hem kartonda hem de metalde bu artışların olması çok bariz bir şekilde ham maddede büyük küresel oyuncuların arzı kıstıklarını gösteriyor. Nereye kadar devam edeceğini hep birlikte göreceğiz. Başka bir oyun oynanıyor. Ambalaj sektörü olarak %60-70 ithalata bağımlıyız. Bir de içeride ham madde üretebilsek neler yapabileceğimizi düşünün. Ham madde için gereken yatırımlar muazzam büyük yatırımlar ama sektör o kadar büyüdü ki insanlar bunu ciddi şekilde düşünüyorlar. Güzel yatırımlar da yapılıyor. Bir şirket kontrat yapıyor; arada ham madde %25 artıyor. Bunu asla müşterisine yansıtamaz.”
Haşim Işık, kur dalgalanmalarında dış ticareti nasıl yönettiklerini şöyle anlatıyor:
“Doğan Dış Ticaret olarak her yıl dünyadaki, Türkiye’deki ekonomi nasıl olacak diye uzmanlardan görüş alıyoruz. Bir yatırım bankası direktörü, ekonomi brifingi sonunda sorulan “Dolar kuru ne olur” sorusuna, “Bunu bilebilseydim, şu anda burada değil yatımda olurdum” karşılığını vermişti. Sanayici, üretici ve dış ticaret yapanlar için kurun tahmin edilebilir olması lazım. Geçtiğimiz dönemde kur o kadar geniş bir bantta dalgalandı ki böyle bir durumda kurun ne olacağını tahmin edebilmek, bunun üzerine bir strateji inşa edebilmek kolay değil. Kurla ilgili kayıplar da olabiliyor, kazançlar da ama bu kazançlar da sürdürülebilir değil, spekülatif oluyor. Bu yüzden birçok firma tam kapasite üretip yapacak kadar değil, sipariş geldikçe üretim yapacak kadar ham madde siparişi veriyor. Bu da birçok şirkette stok yetersizliği ve iş hacminin düşmesiyle sonuçlanıyor. Önümüzdeki dönemde kurların iniş ve çıkışlarının öngörülebilir olmaması halinde çok büyük hasarlar alacağız.”
Yerli otomobil konusunda Türkiye Otomotiv Girişim Grubu (TOGG) çalışmaları hakkında bilgi veren İbrahim Burkay, inşaatın hızla devam ettiğini, 200 kadar şirketle yan sanayi konusunda da çalışmalarının sürdüğünü belirtiyor.
“İhracat iyidir ama hamallık yapmak iyi değildir”
Alican Duran, Prof. Emre Alkin’in “Sihirli değneğiniz olsaydı Türkiye dış ticaretinde, ihracatta neleri değiştirirdiniz” sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Hepimizin söylediği şudur: İhracat iyidir ama hamallık yapmak iyi değildir. Bir dolara satmak iyi değildir, 3 – 5 dolara satabilirsek gelişmekte olan ülke değil, gelişmiş ülke oluruz. Ar-Ge, tasarım, inovasyon çok önemli ama saygınlık ve itibar da önemli. Fransa ve İtalya’da tasarım ve modanın çok yüksek fiyatla satılabilmesi, bu iki ülkenin rönesans ve reformun öncüleri olmasındandır. Tasarımla birlikte imaj satıyorlar. ABD 1960’larda çok kaliteli, çok iyi üretim yapıyordu; Avrupa’daki ile aynı kalitede otomobil üretiyordu ama yarı fiyatına satabiliyordu. Nedenini araştırıp inceliyorlar ve sonra bunun nedeninin saygınlık ve itibar olduğunu, bunların da sanattan geldiğini buluyorlar. ABD tüm sanat ticaretini Londra’dan New York’a taşıyor ve ürünlerini daha yüksek fiyattan satmaya başlıyor.
2000’lere kadar Çin malı kalitesiz olarak bilinirdi, şu anda öyle mi? Şu anda dünyanın en büyük ticareti Şanghay’da yapılıyor. Türkiye de kendi çıkış yolunu, kendi hikâyesini bulmak zorunda. ‘Gelişmekte olan ülke’ bandından çıkmak için tasarım, inovasyon yetmiyor; ülkenin bir hikâyesi olması lazım. Bunun en iyi yollarından biri sanat ve bunu çok iyi kullanmıyoruz. İkincisi, Z kuşağı sürdürülebilirliğe ve ekolojiye acayip derecede hassas. Bu kuşak büyük şirketleri bazı değişimlere zorluyor ve talepleri yerine getirilmediğinde ürünlerini almayarak, bunu kendi aralarında çok hızla yayarak onları cezalandırıyorlar. Biz de bu karta oynayabiliriz. Dünya değişti, artık bunu hepimiz kabul ederiz. Geçmiş tecrübelerimizle dünyaya uyum sağlamaya çalışırsak kaybederiz. Bir de biz her şeyi yaparız dememeliyiz, bazı şeyleri yapmalı, bazı şeyleri hiç yapmamalıyız.”
Haşim Işık aynı soruyu şöyle yanıtlıyor:
“İhracatta aritmetik büyüme ile büyüme vizyonundan geometrik bir büyümeye ihtiyacımız var. İhracatın mutlak surette katma değeri olan, marka değeri olan ve kültürü de ihraç edebileceğimiz bir formuna geçmemiz lazım. Buna hemen başlayabiliriz ama meyvelerini biraz daha orta vadede alabiliriz. Ama hâlâ ihracat yapmayan şirketleri ihracata yöneltmek kısa vadede çok önemli kazanımlar sağlayabileceğimiz bir alan.”
Panel linki: https://www.youtube.com/watch?v=dgG5-PACUCU&feature=youtu.be