Genel Müdür Hakan Şahin, Danimarkalı sonlandırma makineleri imalatçısı GM firmasının Türkiye Temsilcisi olduklarını açıkladı
Labelexpo Europe 2023’te, başta Durst etiket ve ambalaj baskı makineleri olmak üzere Türkiye’de temsil ettiği firmaların stantlarında ziyaretçileri karşılayan Lino Sistem A.Ş., fuardan yeni bir temsilcilikle dönüyor. Lino Sistem Genel Müdürü Hakan Şahin Durst standında sorularımızı yanıtladı.
- Labelexpo’da sergilediğiniz makineler, onlara ilişkin aldığınız tepkiler, Türk ziyaretçilerin ilgisi ve sizi öne çıkaran yenilikler hakkında neler söylemek istersiniz?
Dört yıllık ara sonrası oldukça fazla talep olduğu aşikar. Gerek Türkiye’den gerek gözlemlediğim kadarıyla dünyanın her yerinden ziyaretçiler fuara akın etmişler. Lino Group olarak temsilciliğini yaptığımız Durst dijital baskı makineleri, Sei Lazer dijital kesim ve sonlandırma makineleri stantlarındayız. Artı, fuar vesilesiyle Danimarka menşeli GM (Grafisk Maskinfabrik) sonlandırma makinelerinin de temsilciliğini aldık. Türkiye dışındaki alanlarda zaten Lino Group olarak mümessiliydik, Türkiye’de durum biraz belirsizdi; şu anda tek yetkili GM mümessili Türkiye’de Lino Sistem oldu.
Gerek Durst, gerek GM tarafında dikkat çekici yeni özellikler var. GM’de 200 m/dk hızla kesim yapabilen, tek silindirli, semi rotary, yaprak bıçaklı makinemiz var. Ayrıca dijital inkjet embellishment (süsleme) ünitesi mevcut. Bu ünite ile katma değerli şarap etiketleri gibi işler için (gerek soğuk yaldız gerek serigrafi yüksek rölyefli) kabartma efekti verilebiliyor ve diğer alternatiflerle kıyaslandığında gerek yatırım gerek işletme maliyeti itibarıyla oldukça hesaplı, maliyeti düşük bir sistem.
Durst 2017 Labelexpo fuarından beri 1200 dpi teknolojisini zaten pazara sunuyordu ve oldukça stabil bir şekilde ilerliyoruz. Sekiz renkte, 80 m/dk. hızda beyaz dahil 1200 dpi baskı yapıyor. Çözünürlük veya renk sayısı gözetmeksizin hız değişmiyor. Bu da Durst’u diğer rakip firmalardan birkaç adım öne çıkarıyor. Burada tabii know-how, ciddi bir bilgi birikimi söz konusu. Diğer taraftan, oturmuş, ilerleyen bir teknoloji var. Diğer rakipler bunu yakalamaya çalışırken Durst aradaki zamanı farklı Ar-Ge çalışmaları için kullanıyor.
Bu fuarda duyurduğumuz LED – UV teknolojisi ve mürekkepleri önümüzdeki sene, ilk çeyrekten itibaren satışa çıkacak. Gerek yeni makinelerde, gerek mevcut makinelerde basit değişikliklerle bu dönüşüm sağlanacak. LED – UV teknolojisi enerji sarfiyatında %30-35 oranında bir avantaj ve yine benzer oranlarda sarf malzemeleri tasarrufu sağlıyor. Geleneksel UV’nin her 1000 saatte bir değişmesi gereken UV lambaları, reflektörü vb. yan gereksinimleri artık ihtiyaç olmaktan çıkıyor. Diğer bir teknoloji, yapay zekâ destekli ‘nozul compensation’. Yani tıkalı nozulu komşu nozulların kompanse etmesi. Bu zamana kadar operatörlerin kamera yardımıyla, yaklaşık 15-20 dakika süren bir işlem sonrasında yaptıkları işi yapay zekâ ile anlık, baskı sırasında, operatörün hiçbir müdahalesi olmadan, makine kendisi yapabilecek duruma getirildi. Bunu da yine 2024’ün ilk çeyreğinden sonra ticari olarak piyasaya süreceğiz. Hem yeni makinelerde olacak hem de mevcut kurulu makinelere uygulanabilecek.
Yeni amiral gemisi makinemiz RSCi, 33 cm’den 51 cm’ye kadar genişleyebilen sistem sergileniyor. İsteğe bağlı iki adet de flekso ünitesi ekleyebiliyoruz.
- Zaten tüm makineler modüler değil mi?
Kesinlikle. Zaten yatırımcı bütçe kaygısıyla, belki tam emin olamadığı için bazı donanımları o an alamıyor; belki o an için ihtiyacı olmuyor. Kurulum yapıldıktan sonra, diledikleri zaman neye ihtiyaçları varsa yükseltmeler yapılabiliyor. Bu da şu anlama geliyor: 2017’de lanse edilen makine ile bugünkü arasında eğer yükseltmeler yapılmadıysa yeni teknoloji farkları olabiliyor ama bunların hepsi telafi edilebiliyor; ilk kurulan makine son teknoloji makine durumuna getirilebiliyor.
Zaten 1200 dpi konusunda lideriz, uzun yıllar yapılan yatırım iyi bir yatırım olma özelliğini muhafaza edecek. Fuarda sergilenen Tau 510 RSCi öğleye kadar iki adet satılmıştı, öğleden sonra üç adet daha satıldı. Gerek global gerek Türkiye pazarında etiket üreticilerinde bir dijitale yönelim var. Bunda daha az enerji ve neredeyse sıfır seviyesinde fire, çok tecrübeli ve pahalı iş gücüne gerek olmaması, işe başlama ve iş değiştirmede zaman tasarrufu, UV olduğu için de baskı altı malzemesinde çok seçenek olması, sonrasında baskıların dayanıklı olması etkili oluyor. Özellikle light fastness değerlerimiz diğerlerinin çok ötesinde. Basılan etiket direkt sonlandırmada kesilip, sarılıp müşteriye sevk edilebilir. Keza, değişken data baskısı konusunda da lider olduğumuzu söyleyebilirim.
Durst özellikle yazılım tarafında da çok ciddi Ar-Ge çalışmaları yapıyor. Geçtiğimiz yıllarda Extreme Ink Saving baskı modunu pazara sunmuştuk. Bazı işte %40, bazı işte %4 verimlilik sağlarken, yılın sonunda %12-13 net mürekkep tasarrufu sağlanabiliyor. Bu da yazılım tarafındaki Ar-Ge çalışmalarının bir ürünü. Yine 52 m/dk. baskı yapan makinemizin hızını yazılım marifetiyle 80 m/dk.’ya çıkartabiliyoruz. Zaten ilk makine 80 m hızda baskı yapabiliyordu, 52 m hızlı makine biraz daha ekonomik bir seçenek olarak çıkarılmıştı. Piyasada önce 52 m çıkarıldı, sonra 80 m’ye yükseltildi gibi bir algı var, bu tamamen yanlış.
Diğer tarafta, endüstriyel olan makinemiz 51 cm baskı enine ulaşıp, dakikada 100 metreye kadar baskı yapabiliyor. Bu da saatte 3000 metre kare baskı yapabiliyor demektir. Günlük 108 bin lineer metre üretim yapan müşterimiz var. IML, body sleeve, şarap şişesi kapsülü gibi yeni uygulamalar da yapılabilecek işler arasında.
- Bu Labelexpo’da ambalaja dönük bir hava da var mı, yorumunuz nedir?
Doğru, bizim sistemlerimiz zaten yatırımcıya daha farklı iş imkânları sağlayan sistemler haline geldi. IML, body sleeve, etiket, lamine tüp, alüminyum folyo, karton; bunların hepsi makinenin baskı kabiliyetleri arasında. Yatırımcıya yeni iş fırsatları doğuruyor, daha sonra yeni kapılar çalmasını sağlayabiliyor.
- Gidişatı nasıl görüyorsunuz?
Gerek globalde gerek Türkiye’de dijitale ciddi bir dönüş var. Firmalar bu sene yatırım yapmayacak bile olsalar muhakkak fuarda ne var, inceliyorlar. Çok yakında, pazarın gittiği doğrultu bu, herkes dijitale geçecek. Gerek enerji tasarrufu, gerek operatör maliyetleri, iş çeşitliliği, bunu gerektirecek. Türkiye’de kurulu makinelerimizden birinde tek vardiyada 27- 28 iş basılabiliyor. Bunların içinde uzun tirajlısı da kısa tirajlısı da olabiliyor ama siz günde 28 kere makineyi set-up etmiyorsunuz, fire vermiyorsunuz; bu size ciddi bir verimlilik kazandırıyor. Kalitesi zaten ortada.
- Durst için rantabl tiraj sizce nedir?
Bizim için hedef en hızlı şekilde baskı yaparak üretimi arttırmak, zamandan, enerjiden ve başka maliyetlerden tasarruf etmek, aynı zamanda yüksek pigmentasyonlu, gelişmiş mürekkepplerle daha az miktarda mürekkeple baskı maliyetini geri çekmek. Keza firenin de olmaması bu maliyetleri aşağı çekiyor. İşin üzerindeki doluluk, mürekkep miktarı rantabiliteyi çok değiştirebiliyor. Yüz bin metre, hiç konvansiyoneli aklınıza getirmeden basabileceğiniz işler de olabiliyor, birkaç bin metrede dijital ve konvansiyonel arasında geçiş noktasına ulaşılan işler de vardır. Ama benim bu zamana kadar kendi gözlemim şu: Her ne kadar kâğıt üzerinde üreticiler “Ben şu kadar işi dijitalde, şu kadarı ofsette basarım” demiş olsalar bile iş uygulamaya gelince zaman çok önemli bir faktör. Termin süreleri, daha kaliteli hizmet verebilmek, daha hızlı hizmet verebilmek için belki mürekkep maliyetini gözetmeksizin birçok işi dijitalde basarak zamanla o açığı kapatma yoluna gidebiliyorlar. Zaten neredeyse flekso baskı maliyetlerine yakın maliyetler çıkıyor. Diğer taraftan, gerek pazardaki tedarikçi firmalar gerek etiket üreticisi firmalarla yaptığımız sohbetlerde, gerçi kendimiz de markete gittiğimizde bunu çok rahat görebiliyoruz, çeşitlilik eskisinden çok fazla, adetler daha az ve dijital için çok daha uygun bir pazar var. Bu konvansiyonele gereksinimi de biraz ortadan kaldırıyor.
Dijital çok daha verimli hale gelecektir. Çünkü her geçen gün mürekkep Ar-Ge’leri farklı neticeler veriyor, bunlar ticari olarak sunuluyor, farklı uygulamalara imkân tanıyor, dana az maliyetli vb. Ar-Ge çalışmaları da maliyetlerin geri gelmesi konusunda ciddi katkılar sağlıyor. Bunun için bunu çok statik olarak düşünmemek lazım.